Sabah kalktığımda bir de ne göreyim. Jimin yanımda kıvrılmış beni izliyor.
Uyuyor olsa tamam gece gelmiştir uyuyamayınca falan. Ama bu uyanmış gelmiş izliyor beni.
"Ne işin var senin burada. Gitsene odamdan." dediğimde kaşlarını çatıp.
"Neden gideyim?" diye sormuştu.
"Neden gitmeyesin, git kendi yerinde yat." dediğimde bana yaklaşıp.
"Benim yerim senin yanın ama." dedi.
"Ben senin yatağın mıyım?" dediğimde bacaklarımın üzerine yatıp.
"Evet, gördüğüm en rahat yatak hem de." Demişti.
"Bir yatak olmadığım kaldı zaten. Kalk üzerimden aşağıya ineceğim." derken Jimin'in omuzuna vurmuştum ve onu ittirmeye çalışıyordum.
Milim kıpırdamıyordu ama. Tabi ben birden bacağımı çekince kaldı öyle. Kafası yatağa düştü.
O yataktan kalkmadan hemen kalkıp kaçmıştım. Bu hız işi avantaj sağlıyordu yetişemiyor koşarken.
Ama peşimde koşmayı da bırakmıyor.
"Başlama kovalamacaya ama düşüp yara yaparım bir yerimi. Bunu mu istiyorsun benden." demiştim merdivenin köşesinden ona bakarken.
"Bu sakarlıkla alışmış olman lazım ama." dedi Jimin'de merdivenden inerken.
Buda bir iltifat ediyor, ilgi gösteriyor bir sövüyor. Arası yok. Ve dibime girmeyi alışkanlık etti bu.
"Kovalamacayı sen başlattın hem. Kaçan sensin."
"Hayır. Sen cezalı olduğun için kaçıyorum. Neden durduk yere sinirlenip bağırdığını anlatman lazım önce."
"Otur anlatayım o zaman, neden kaçıyorsun ki?"
Neden ya. Dün o kadar çocuk çocuk desin birden neden kaçıyorsun. Sapık bu ya.
"Canım kaçmak istiyor." dediğimde biraz bekleyip.
"Kaç o zaman ama yakalarsam bu saçma triplerine son vereceksin. Anlatayım diyorum anlattırmıyorsun ki."
"Yakala önce de sonra anlatırsın. Hem anlatsan da geçerli bir sebebin olacağını düşünmüyorum." dedikten sonra koltuklara doğru koşmaya başladım. Jimin'de peşinden geliyordu.
Birkaç tur koltukların etrafında koştuktan sonra Jimin koltuğun arka kısmındayken durduğunda bende ön tarafında durdum.
Jimin hemen koltuğun üstüne atladığında o beni yakalayamadan merdivenlere kaçtım.
Tabi merdivenlerden hızlı çıkamadığım için Jimin bana yetişmişti.
En azından Jimin beni yakalayamadan üst kata çıkabilmiştim.
Çıktım çıkmasına da burada kaçacak yer yok. En yakın oda Hyunjin ve Felix'in odası olduğu için hızlıca odalarına daldım. Jimin'i oyalarlardı hem.
İkiside uyuyordu.
Hep onlar mı bizi uyandıracak biraz da biz onları uyandıralım değil mi.
İkisinin ortasına atlayıp. "Kalkın uykucular, saldırı var." diye bağırdım.
Hyunjin gözlerini aniden açıp etrafa bakınmıştı. Felix ise uyku sersemi birşey anlamadan etrafa bakınıyordu.
Hyunjin en sonunda. "Ne saldırısı bu saatte? Yatsın uyusunlar iki saat sonra gelsinler." dedikten sonra tekrardan yastığa gömülmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARK BLOOD
FanficYoongi küçükken her gece babası'nın anlattığı hikayeyi dinlerdi. Bir gün gerçek olacağını bilmeden. Karanlıkta kaybolanlar, Kanın ve ayın gücüyle beslenenler. Güneşin batışıyla uyandılar, Gecenin sessizliğiyle dolaştılar, Kanın tatlı tadıyla yaşadıl...