Sabah bağırış sesleri dile uyanmıştım.
Gözlerimi açıp baktığımda ise ilk Hyunjin ve onu tutmaya çalışan Felix'i görmüştüm.
"Aaa Felix bırak fotoğraflarını çekeceğim. Shipim tuttu işte."
Felix. "Ya Hyunjin uyandı işte Yoongi." dediğinde Jimin'den kurtulup doğrulmuştum.
"Ne yapıyorsunuz sabahın köründe? Yatın uyuyun."
"Yaa tipe bak şunun. Uyuyun siz kucak kucağa hadi yok bir şey."
"Off sus bir Hyunjin. Hyung saat bir Hyunjin dayanamayıp uyandıracağım dedi. Sizi böyle görünce de başladı işte bağırmaya." dediğinde Hyunjin'e bakmıştım.
Ne var da geliyordu ki? Ne güzel uyuyordum işte. Jimin'de de nasıl bir uyku varsa bu kadar sese uyanmamıştı
"Siz ne anlarsınız ki. Ship damarım patlıyor bunları öyle görünce benim. Bak şu kurtçuğa nasıl da yapışmış Yoongi'ye. Derken elindeki kağıda bakıyordu.
Bir dakika, fotoğrafımızı mı çekmiş o.
"Ne o elindeki?" diye sorduğumda Hyunjin suçlu bir çocukmuş gibi bakıp kaçmıştı.
"Gel buraya Jimin değil ben bitireceğim seni!" derken yataktan çıkıp peşinden koşmaya başlamıştım.
"Tabi arkadaş vampir olunca ışık hızında koşuyor."
Birkaç dakıkanın ardından iyice hızlanmaya çalışarak Hyunjin'i yakalamayı başarmıştım.
"Ver şu fotoğrafı."
"Yooo. Neden vereyim, o kadar bekledim moment almaya, asla vermem bunu."
Ben fotoğrafi almak için cebelleşirken merdivenlerden Jimin gelmişti.
"Bırak şunu da sussun. Uykumun içine etti zaten."
"Aa kış uykusuna mı yatacaksınız? Sayemde ilk dateinizi yaptınız teşekkür edeceğinize yaptığınız şeye bak."
Jimin. "Sus Hyunjin." dedikten sonra kapıya yöneldi.
"Arabaya gidiyorum ben, alacağınız bir şey varsa alıp gelin." Dedikten sonra evden çıkmıştı.
Onun ardından biz de çıktık. Alacağımız bir şey olmuyordu zaten.
Sarayın önüne geldiğimizde Jimin inmemiş 'Eğitim alanına gitmem lazım.' dedikten sonra gitmişti.
Biz de daha önce de geldiğimiz yere girmiştik.
"Koşmayı biraz hallettin, gene ondan mı devam edelim yoksa başka bir şeyden mi?" diye sordu Felix.
"Koşnayı nasıl hallettim. Kaplumbağa gibi koşuyorum." dediğimde Hyunjin gülmüştü.
"Zaten beni de kaplumbağa hızı ile yakaladın."
Doğru ya. Ben Hyunjin'i nasıl yakalamıştım, çok hızlı koşuyordu hem.
"Yoongiciğim bak ben şimdiden söylüyorum sen gazla, hırsla falan çalışıyorsun yoksa iş yok."
"O ne alaka?"
"Şimdi şöyle ki. Sesi duyduğunda tehlikeli bir şey var sanıyordun. Koştuğunda ise sinirlenip beni yakalamak için hırslandın. Yani biz böyle devam edersek ilerleyemeyiz. Kendi gazını kendin ver, hırslan ve yap." derken yanıma geçip omzuma yaslanmıştı ve ileride sanki bir şey var gibi gözünü kısarak oraya bakıyordu.
"Denerim." dediğimde kaşlarını çatarak bana baktı.
"Denerim değil, yaparım olacak o. İnan kendine yaparsın. Hadi düşün peşinde kocaman bir yaratık var ve senin ondan kaçmak lazım."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARK BLOOD
ФанфикYoongi küçükken her gece babası'nın anlattığı hikayeyi dinlerdi. Bir gün gerçek olacağını bilmeden. Karanlıkta kaybolanlar, Kanın ve ayın gücüyle beslenenler. Güneşin batışıyla uyandılar, Gecenin sessizliğiyle dolaştılar, Kanın tatlı tadıyla yaşadıl...