Felix kendiyle ne kadar gurur duysa azdı. Hiç beklemediği anda Hyunjin'den gelen mesajı görmüş ve mükemmel (!) bir şekilde yaklaşan tehlikeyi uzaklaştırmıştı. Öyle ki sabahtan beri bu olayı anlatıp hyunglarının da kendisini övmesini bekliyordu.
"Ama çok iyi yapmamış mıyım Chan hyung? Nasıl inandırdım onu gördün değil mi? Harikayım değil mi?" Chan, küçüğün övgü bekleyen haline gülse mi yoksa Hyunjin'in Seungmin'i buz pistinde görmesine endişelense mi bilemedi. Bazen abarttıklarını düşünse de Hyunjin'i iyi tanırdı Chan. Seungmin'in aksine Felix'in arkadaşlarıyla da yakın bir ilişkisi vardı. Bu yüzden de Hyunjin'e güvenmemesi gerektiğini biliyordu. Kendiyle ilgili hiçbir konuda çekinmezdi ondan ama söz konusu minik bebeğiyse Hyunjin'e güvenmemesi gerektiğini kesinlikle biliyordu.
"Bence senlik bir şey yok lixie. Senin arkadaşın fazla salak."
"Minho!" Chan, küçüğün her zamankinden daha huysuz çıkan sesini duyduğunda müdahale etmeden duramadı. Neden böyle huysuz olduğunu da tahmin edebiliyordu. Minho, Hyunjin konusunda hepsinden daha sertti. Her biri Seungmin'i en değerlileri olarak görmesine rağmen Minho için Seungmin her zaman daha başkaydı.
"Senin arkadaşın fazla saf diyim o zaman ne diyim. Sanki yanlış bir şey dedim." Minho gözlerini devirirken Felix onun bu halini minik bir tebessümle izliyordu. Kore'ye ilk geldiğinde Minho hyungunun ondan hiç hoşlanmadığını düşünmüştü. Ne zaman Seungmin'le bir şeyler yapmak istese gözlerini ikisinin üzerine diker, bir dakika bile ayırmazdı. Daha sonra anlamıştı nedenini ama o zamanları hatırladıkça gülmeden de edemiyordu.
Felix'in, Seungmin için model olmasını kutlamaya karar vermişti beşli grup. Changbin'in öve öve biteremediği restorana gidecek, güzel bir akşam yemeği yiyip sahilde dolaşacaklardı. O yüzden de kampüste ağaçların altında oturan üçlü, Changbin ve Seungmin'in gelmesini bekliyorlardı. Beklemekten nefret eden Minho ise yeteri kadar sabrettiğini düşünerek söylenmeye başladı. "Ya öf sonsuza kadar onları mı bekleyeceğiz? Hadi gidelim ya. Gelir onlar işleri bitine. Gerçi onlar gelesiye biz yeriz, bitiririz."
"Hyung, asıl kutlama sebebimiz ben ve Seungmin. Gerçekten onu bırakıp gidecek miyiz yani, onsuz mu yiyelim?"
"Tamam, ben ona paket yaptırırım."
"Ha yani sevgilimi geride bırakmakta sorun yok?"
"Aman aman hemen de hatırlat sevgilini."
"Çünkü sevgilim?"
"Benim gibi biriyle sabah akşam beraber olup nasıl o kas yığınını seçebilirsin ki? Bence kararlarını bir daha gözden geçir. Yoksa yaşlandığın için artık gözlerin de mi görmüyor? Önce doktara gidelim mi ne dersin?"
Felix, onların iki üç günde bir tekrar eden klasik muhabbetlerine gülerken arkalarında dikilmiş dik dik Minho'ya bakan Changbin'i fark etti.
"Ya sen benim sevgilimden uzak dursana bi. Çekil, çekil kay kenara."
Kendini zorla Chan ve Minho'nun arasına sığdırmaya çalışan Changin onları kenardan gülümseyerek izleyen küçüklerini iyice güldürmüştü. Seungmin onları kendi haline bırakıp hemen Felix'in yanına gitti ve ona sıkı bir kucaklaşma verdi. Çilli arkadaşından ayrı geçirdiği 2 gün fazla uzun gelmişti.
"Lixiem, nasılsın? Nasıldı günün, çok yoruldun mu? Oyununu hocan beğendi mi, yorum yaptı mı? Bence çok güzeldi, onun da beğenmesi lazım. Tam puan verdi di mi?" Seungmin peş peşe sorularını sıralarken Felix araya girme ihtiyacı hissetti. Bıraksa arkadaşı aralıksız on dakika kadar daha konuşabilirdi yoksa.
"Sakin ol minnie, yemek yerken hepsini anlatacağım sana merak etme."
"Ben açım, hadi gidelim artık!!!" Felix ve Seungmin kendi aralarındaki konuşmaya öylesine dalmışlardı ki Changbin'in aniden yükselen sesi ikisini de korkuttu.
"Sen hep açsın hyung, şaşırmadık." Changbin kendisine laf yetiştiren çilliye burun kıvırmış, kolunu omzuna dolarken cevap vermişti. "Siz çok biliyorsunuz Felix bey, sus da yürü."
Minho, Seungmin'i kendine çekerken Changbin'e laf atma fırsatını kaçırmadı. "Aman civciv, dikkat et. O aç seni bile yer şuan."
Beşli birbirine laf ata ata, yolda sağa sola yalpalaya yalpalaya yürüyordu. Hepsinin yüzünde birer gülümseme, beraber geçirdiklerini zamanın keyfini çıkarıyorlardı.
O esnada Hyunjin dans provasını bitirmiş, Jisung'la beraber eve dönüyordu. Jisung bugün öğrendiklerini anlatırken Hyunjin gözlerini gezdiriyordu kampüste.
"Yani ben tam anlamadım aslında, çocuklar birdenbire ağlarlarsa ben onları nasıl susturayım? Öğretmen gibi düşünün dedi hocamız ama ben daha öğretmen olmadım ki? Hem benim öğretmenlik anlayışım farklıysa nolacak? Kendi kafama göre her şekilde susturabilir miyim çocukları yani? Etik mi ki bu?"
Hyunjin saatlerdir dans etmenin getirdiği yorgunlukla fazlasıyla huysuz hissediyordu kendini. Bir de Jisung'un rapper edasıyla soluksuz konuşması onu daha da bunaltmıştı.
"Emzik verirsin susarlar Jisung. Ben de sana bulacağım şimdi bir tane."
"Bebek mi onlar Hyunjin? En küçükleri 5 yaşında olur benim öğrencilerimin. Ayyy benim öğrencilerim olacak di mi minik minik, ay çok tatlılar."
Jisung kendi kendine hayaller alemine dalmışken, Hyunjin ileride gördüğü tanıdık yüzle donakaldı. Felix, kendisine hayal ürünü olarak kabul ettirdiği peri çocukla beraberdi. Chan hyunglarla yakın olup sık sık görüştüğünü bilse de peri çocuğun onlarla olacağı aklının ucundan geçmezdi.
Tam onlara doğru yürümeye başlayacakken Jisung olayı fark etmiş Hyunjin'i sürükleyerek ters yöne yönlendirmişti. Neden olduğunu bilmese de Felix'in Seungmin'i kendilerinden uzak tutmak istediğini biliyordu. Kendi karakterine çok zıt olacak şekilde bunu sorgulamıyor, elinden geldiğince arkadaşına yardımcı oluyordu. Bu anı daha sonra Felix'e anlatıp karşılığında kimseye dokundurtmadığı oyunlarından bir tanesi istemeyi aklının bir köşesine yazdı.
"Jisung bak işte orada. Size bahsettiğim çocuk. Hani beni kandırmaya çalıştığınız. Baksana, gördüm işte!!" Jisung ise ona hiç aldırmadan sürüklemeye devam etti.
"Ben görmedim bir şey Hyunjin. Görmüyorum da yürü hadi eve gidelim acıktım."
"Ya, Jisung çekiştirme. Felix'in yanına gideceğim ben, gördüm. Bıraksana be."
"Hayır, görmedin sus."
"Gördüm işte ya gördüm."
"Görmedin Hyunjin, görmedin."
🧸
Selaaam bebişlerim, nasılsınız? Sizi yorum yapın diye darlamayacağım ama yapsanız çok güzel olurdu. Keşke yapsanız, NOLUR YAPIN hehe <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mariposa | hyunmin ✔️
Fanfic*Hemofili hastalığı yüzünden pamuklara sarılarak büyütülmüş şapşal Seungmin ile belaya bulaşmaktan ekstra keyif alan bela mıknatısı Hyunjin*