Falzasıyla eğlenceli geçen hazırlık sonrası ikili beraber yemeklerini yemiş, sohbete dalmışlardı masanın başında.
"Bence çok güzel yapmışız Jinnie. Acaba aşçı mı olsam ben?"
"Ne yalan söyleyeyim ben de bu kadar iyi beklemiyordum Minnie. Çok güzel olmuştu hepsi." Hyunjin, yemekte Seungmin'i izlemekten ne yediğinin pek farkında olmasa da beraber yaptıkları ilk akşam yemeği her halükarda onun için en lezzetli yemek olacaktı.
"Peri çocuk, kurabiyelerini bir şeyler izlerken yiyelim mi?"
"Olur, olur çok güzel olur. Haikyuu izleyelim mi nolur onu izleyelim? İzleyelim mi?"
Hyunjin, kolundan tutmuş nolur nolur diye sayıklayan çocuğa gülmüş ve yanağından minik bir makas almıştı.
"İzleyelim bebeğim, sen ne istersen onu izleyelim. Sen geç, istediğin bölümü aç ben yiyecekleri getiriyorum."
"Eheheh, teşekkürler teşekkürler."
Seungmin, koşa koşa salona geçmiş ve kendini koltuğun üstüne atmıştı. Hangi bölümü izleyeceklerine karar veremediğinden gözlerini kapatmış ve bölümler arasında rastgele git gel yapıyordu. Onun seçim yapma şeklini gören Hyunjin ise sessizce gülmüş ve kurabiyelerle beraber getirdiği içecekleri de masaya bırakmıştı.
"Jinnie bana dur de istediğin zaman tamam mı? Ama şimdi deme. Bekle, ben diyince bana dur de. Tamam mı?" Hyunjin, bu garip teklife önce kahkaha atmış sonra da onaylamıştı.
"Tamam, de şimdi. Dur de, hemen de. Çabuk çabuk."
"Dur."
"Ehe durdum."
Hyunjin için az önce yaşanan anın saçmalığı hiç önemli değildi. Ne olursa olsun Seungmin ile geçirdiği zaman bir şekilde hep eğlenceli ve huzurlu oluyordu. O yüzden Seungmin dünyanın en saçma şeyini bile istese kendisinin de en az onun kadar zevk alacağından emindi.
Beraber birkaç bölüm izlemişler, bir yandan da Seungmin'in yaptığı kurabiyelerden yemişlerdi.
"Hinata çok tatlı değil mi Jinnie ya?"
"Sen daha tatlısın." Seungmin aniden gelen itirafla önce Hyunjin'e dönmüş sonra da kocaman gülümseyerek önüne dönmüştü. Onun yüzündeki gülümsemeyi gören Hyunjin'in yüzünde de benzer bir gülümseme oluşmuştu.
"Baksana, nasıl zıplıyor. Ne kadar da yetenekli."
"Sen daha yeteneklisin."
"Gerçekten mi? Ben yetenekli miyim? Çok mu yetenekliyim az mı yetenekliyim?"
Hyunjin elini Seungmin'in mor saçlarına atmış ve yavaşça okşarken cevap vermişti.
"Çok ama çok yeteneklisin Minnie."
"Ehehhe teşekkür ederim. Sen de öylesin. Hyunjin. Çok güzel dans ediyorsun, benim hep seni izleyesim geliyor biliyor musun? Çok havalı oluyorsun sen dans ederken. Ya Hyunjin beni konuşturdun bak kaçırdım sayı aldılar."
Hyunjin, kendini kaptırıp konuşmaya daldığı için kaçırdığını söylese de Seungmin onu duymamış gibi yapmış ve ağzına büyük bir kurabiye tıkıştırmıştı.
"Ya baksana şu turuncu kafaya, bıcır bıcır. Çok seviyorum onu ben ya. Hinata canım Hinata."
"Sen daha bıcır bıcırsın." Seungmin, her sözünün kendisine övgü olarak geri dönmesinden zevk alır şekilde gülmüş ve biraz daha sokulmuştu Hyunjin'e. Hyunjin ise kendisine yaklaşan bedene sırıtmış ve içten içe kendini tebrik etmişti bu başarı için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mariposa | hyunmin ✔️
Fanfiction*Hemofili hastalığı yüzünden pamuklara sarılarak büyütülmüş şapşal Seungmin ile belaya bulaşmaktan ekstra keyif alan bela mıknatısı Hyunjin*