Hellven

1.6K 181 97
                                    

Hellven, kelimenin tam anlamıyla cennet ve cehennemin birleşimiydi. Jeongin, ilk gittiklerinde ismin yaratıcılığını fazlasıyla sorgulayıp bununla dalga geçse de içeri girer girmez tüm sesi kesilmişti. Çünkü Hellven tam olarak hell + heaven'di.

İki katlı olan bu mekanın katlara girişleri farklıydı. Binanın önünden girdiğinizde cennet  katına girerken arka taraftaki kapı sizi direkt olarak cehenneme götürüyordu. Katlar sahip oldukları isimleri öylesine güzel yansıtıyordu ki şehrin en ünlü mekanı ünvanını yıllardır kimseye kaptırmamıştı.

Heaven kısmı tamamen soft renklerden oluşmuş, insanı her nefesinde daha da rahatlatan bir havaya sahipti. Genelde slow müziklerin çaldığı bu kat, romantik buluşmalar için de ders çalışan üniversiteli gruplar için de fazlasıyla uygundu. Alt katta olan hell ise koyu renklerle döşeli olması yetmiyormuş gibi nefes kesen bir kokuya da sahipti. İçkinin, kavganın ve gürültünün eksik olmadığı bu kısım herkesin delicesine eğlendiği bar kısmıydı. İki kat arasındaki merdivenlerde her daim korumalar olurdu. Bu korumalar daha çok cehennemden cennete geçip düzeni bozanlar için vardı zira binanın yalıtımı sağolsun iki kat da birbirinden tamamen habersiz, kendi dünyalarındaydı.

Felix ara sıra Seungmin ile heaven kısmında takılsa da arkadaşları gibi en sevdiği kısım helldi. Dörtlü grubun klasik akşamlarından birinde tercih ettikleri kat da yine helldi.

Jisung'un hazırlanması biraz uzun sürünce diğerleri sinirlenmiş, yol boyu söylenmişlerdi. "Ayh, tamam artık susun. Geldik işte siz hala söyleniyorsunuz. Nolmuş beş dakika geciktiysem?"

Jeongin, hyungunun söylediği şeyle ona ters ters bakmış, "Beş dakika gecikmedin hyung, kırk beş dakika geciktin."

"Hayır bari değseydi o kadar beklememize. Şuna bak bunun için mi bekledim ben o kadar?"

Hyunjin'in dediği üzerine kahkaha atan Jisung, yanağından makas alıp Hellven'a giriş yapmıştı. Girer girmez kendisini karşılayan yüksek sesle önce yüzünü buruşturmuş, sonra da kendini hemen dans pistine atmaya yeltenmişti. Tabii Felix'in tutuşuyla bu başarısız bir denemeydi.

"Yemin ederim, geçenki gibi sarhoş olup ortalığı birbirine katarsanız asla umursamam. Ne yaptığınızı, nerede olduğunuzu düşünmeden gider sıcacık yatağıma yatırım." Geçen seferki fiyaskoya neden olan Jeongin ve Jisung uslu uslu kafalarını sallamış ve az içeceklerine dair söz vermişlerdi.

Son gelişlerinde ikili içkinin dozunu kaçırmış ve tamamen kontrolden çıkmışlardı. Hyunjin de sağolsun ortadan kaybolduğu için ikisiyle de Felix ilgilenmek zorunda kalmıştı. Normalde bir saat süren yolculuk ikili yüzünden üç saate çıkınca Felix delirmiş, evde de kıyamet kopmuştu.

O olaydan sonra şanslarını bir süre zorlamak istemeyen ikili Felix'i dikkatle dinliyor imajı çizmiş, lafı biter bitmez ise kendilerini dans pistine atmışlardı. Hyunjin onların bu haline gülmüş ve yavaşça içkilerin olduğu köşeye gitmişti Felix'le beraber.

Dörtlü alt katta içkilerini içip çılgınlar gibi dans ederken üst katta durum çok daha sakindi. Chan, en son yaşanan dondurma vakasından sonra bir süre grup olarak dışarı çıkmak istemese de sevgilisinin ısrarlarına dayanamamıştı. Sevgilisi ve küçük köpüşü tam bir Haeven aşığıydı. Yine dersleri biter bitmez heavena gelmiş, gruba mesaj atarak hala derste olan ikiliye haber vermişlerdi. Onların bu aşkını bilen Chan, Minho'yu da yanına alarak Heaven'a gelmişti.

Chan ve Changbin yan yana oturmuş kahvelerini içerlerken gitmeyi planladıkları tatili konuşuyorlardı. Seungmin içtiği strawbery milkshake ile beraber Minho'nun kolunun altına girmiş, çalan şarkıya kısık sesle eşlik ediyordu. Minho ise küçüğünün sesini dinlemenin verdiği huzurla arada ona eşlik ediyor, arada da orası öyle söylenmez diyerek uğraşıyordu onunla.

Mariposa | hyunmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin