Hayal kırıklığı

10.4K 578 65
                                    

Evet canlar yeni bölüm geldi.

Canlarım şimdiden 80 bin okunmaya ulaştık. Hepsi sizin sayenizde. Çok teşekkür ediyorum hepinize🥰

Hepinizin yorum yapan , oy atan ellerine sağlık.
Daha fazla yorum bekliyorum sizden.
Yorumları okudukça daha çok bölüm yazmak istiyorum çünkü.

Yazım hatalarım varsa şimdiden affedin canlarım 🙏

Hepinize iyi okumalar 😘

********

Yazardan:

Saldırıdan 3 saat önce:

Melih dün barlastan aldığı izin sayesinde sabah hazırlanıp savaşla buluşmak için evden çıkmıştı.

İlk karşılaştıkları günden beri yani iki haftadan beri savaş sürekli mesaj atıp kendisiyle buluşmak istediğini söylüyordu.
Ee haliyle melihin de bir özür borcu olduğu için bu teklifi kabul etmek zorunda kalıyordu.

Aslında onu yemeğe kendisi davet etmesi gerekirken savaş ondan daha aceleciydi.
Bu acelesinin neden olduğunu bir türlü anlamıyordu.

Sonuçta onun gibi yakışıklı bir iş adamının koruma parçasıyla ne işi olabilirdi ki?

Melih savaşı daha fazla bekletmemek için restoranta giriş yapmıştı.
İçerideki görevlilere savaş beyle randevusu olduğunu söyleyince çalışanlar hemen kendisiyle ilgilenmeye başlamış masasına kadar eşlik etmişlerdi. Demek ki savaş baya tanınan biriydi.

Melih hem masasına ilerliyor hem de etrafı inceliyordu.
Gerçekten de çok şık bir yer olduğunu içerideki güzel ve pahalı giyinimli insanlardan anlıyordu.
Tam zengin mekanı denilebilirdi.

Bir kez daha kendi kendine sorgulamıştı savaşın onunla ne işi olduğunu.
Garsonun durmasıyla masalarına geldiğini anlamıştı.

"Buyrun efendim masanız burası. Savaş beyler daha gelmediler."

Garsonun melihe efendim demesi garibine gitmişti. Normalde o hep efendim derdi ama şu an kendisi efendim konumuna gelmişti.
Bozuntuya vermeden garsona cevap vermişti.

"Teşekkür ederim. Gelir birazdan savaş bey."

"İstediğiniz bir şey varmı efendim?"

"Yok ben savaş beyi bekleyeyim."

"Tamam efendim."

Garson yanından ayrılınca rahat bir nefes almıştı Melih.
Gerçekten hiç onluk ortamlar değildi buralar.
Savaş gelene kadar telefonuyla uğraşmaya başlamıştı.
Az sonra masanın başındaki gölgeyle hemen başını telefonundan kaldırmıştı.
Gelen savaştı. Gülerek kendisine bakıyordu.

"Çok beklettim mi maviş."

Ha bir de bu vardı. Konuştukları günden beri kendisine maviş diyordu. Gözlerinin boncuk gibi olmasından dolayı böyle hitap ediyordu.
Tabi melihin çok hoşuna gittiği söylenemezdi.

"Yok savaş bey bende az önce gelmiştim."

Savaşta hemen Melih gibi masaya oturmuştu.
Gelen garsona yemek siparişlerini vermişti.
Giden garsondan sonra tüm odağını melihe vermişti.

"Eee maviş sonunda buluşabildik. Zor oldu ama seninle görüşebilmeyi  başardım."

"Kusura bakmayın savaş bey bu aralar çok yoğun olduğumuz için size yemek borcumu ödeyemedim."

" Maviş bana bey demene gerek yok. Savaş desen yeter."

"Olmaz efendim. Ben böyle memnunum."

"Ama olmuyor böyle maviş. Sonuçta bir konuşmuşluğumuz var. Bey demek hiç yakışıyor mu o güzel ağzına?"

Derin Çıkmaz (BXB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin