"Demek lords of chaos evine geri döndü." derken bir yandan elindeki ufak bezle bar bankosunu siliyordu.
"Bir türlü kurtulamıyoruz." dedim somurtarak. Aslında böyle düşünmüyordum, dönmek isteyen de bendim.
"Boşuna oynama, seviyorsun burayı biliyorum."
"Çok," dedim yapmacık bir şekilde. O sırada yan tarafta oturan ve hiç gizleme zahmetinde bulunmadan beni izleyen adamla göz göze gelmiştim. Geldiğimden beri orada oturmuş, beni izleyip duruyordu. Arkadaşı da gitmişti ama o hâlâ buradaydı.
"Gelir gelmez kimin tavuğuna kış dedin de suikastçiler peşinden ayrılmıyor?"
"Artık suikastçi değil biliyorsun." dedim fısıldayarak. Onun hakkında konuşmamız yanımıza gelmesi için cesaret verecekti ona bu yüzden duymasını istememiştim.
Tekrar ona döndüm ve ters ters baktım rahatsız olduğumu anlayıp başka bir yöne bakması için ama işe yaramıyordu. Gözlerimi devirip, 'Ne bakıyorsun?' der gibi bir işaret yaptım.
O da gözlerini devirmişti ama hâlâ bakmayı sürdürüyordu. Bu tavrına iyice sinirlendim ve tam ona seslenecektim ki Hayley'nin, "Lanet olsun." demesiyle ona döndüm.
"Neler oluyor?" diye sordum anlamazken. Ancak cevap vermeyip belli bir noktaya bakıp durmuştu. Nereye baktığını anlamak için döndüğümdeyse gördüğüm kişiyle derin bir nefes verdim.
"Hâlâ mı rahatsız ediyor?" diye sordum.
"Birkaç hafta uğramamıştı, sevinmiştim belki parası bitmiştir diye. Yanılmışım demek ki."
"Ben bunu sikerim ama." dedim sinirle Hayley'ye bakıp. "Olay çıkmasın Skull'la bozacaksınız arayı yine." diye gözlerimin içine bakarak yalvarması umurumda olmamıştı.
Bir yıldır sapık gibi kıza sarkıntılık edip duruyordu ve yokluğumuzda ona zarar verecek diye ödüm kopmuştu. Neyse ki Leon bilmediğim bir şekilde onu Hayley'e zarar verecek kadar yaklaşmaması için korkutmayı başarmıştı. Yine de her zaman rahatsız edecek kadar yakınındaydı.
"Selam güzellik!"
Aynı iğrenç ses tonuyla çirkin suratı sapık bir ifadeye bürünürken Hayley'e laf atmasıyla ölümcül bakışlarımı ona çevirdim.
Sarhoş hâliyle aptal aptal sırıtırken pek umursadığı söylenemezdi.
"Sana da selam Ta-"
"Devam et," diyerek sözünü kestiğimde nihayet gözlerinde tereddütü görmüştüm. "Devam et ve kafanı gövdenden ayırayım."
O ismi kullanamazdı. Kimse kullanamazdı. Tatum diye birisi artık yoktu ve ben o ismi kullanmamaları gerektiğini beni tanıyan herkese öyle güzel öğretmiştim ki, şimdi bunu yapacak olursa ciddi anlamda kafasını gövdesinden ayırabilirdim.
"Pekâlâ, ne dememi istersin."
"Sen Chaos de." dedim tersçe. Bana Ace bile demesini istemiyordum, çok boktan birisiydi ve boktan insanlarla sadece Chaos muhattap olabilir.
"Hadi ama, kalbimi kırıyorsun." deyip elini omzuma koyduğunda bu sabrımı taşıran son damlaydı.
Hızlı bir hareketle omzundaki elini bileğinden kavrayıp bar bankosuna yaslarken diğer elimle ensesini kavrayıp tüm gücümle yüzünü elinin yanındaki zemine gömdüm.
Burnundaki kanların fışkırmasıyla istemsizce yutkundum. Hâlâ nerede durmam gerektiğini biliyor muydum? Kesinlikle bilmiyordum.
Kafasını kaldırıp tekrar aynı şekilde vururken etraftan gelen değişik bir çığlık sesiyle o yöne baktım. Kasabanın yarım akıllısı Jaden cırtlak bir şekilde çığlık atmış ve korkuyla ona dehşetle bakan kadına sarılmıştı. Sorun şuydu; o an nasıl sarılacağını bilememiş olmalı ki yüzünü tacizci gibi kadının memelerine gömmüştü.
"Aptal," diye homurdandım. Bu çocuk hep benden korkmuştu anlayamadığım bir şekilde. Çocukluk zamanlarımızda bile korkuyordu benden.
Şimdi ise ona öldürecek gibi bakan tahminimce kadının sevgilisi olan izbandut gibi adamın hedefindeydi.
Siklemedim bile. Bu çocuğu oldum olası sevmemiştim zaten başına ne bok geldiği umurumda değildi.
Beklediğim hamle gelmiş, adam kolundan tuttuğu gibi koala misali sevgilisine yapışan Jaden'ı yere fırlattı.
Domino taşı gibi Jaden da garsonu düşürüp üzerindeki içeceklerin başka bir izbandutun üstüne dökülmesini sağlamıştı. Adam bu işe sebep olan adamın üzerine yürüdüğünde kahkaha attım.
Şimdi iki gorilin kapışmasını izliyorduk.
İki saniyede tüm bar karışıp, birbirine girdiğinde çıkan kaos beni şaşırttı desem yalan olurdu doğrusu.
Omzumda Hayley'nin elini hissettiğimde ona döndüm. "Polisleri aradım, sen git. Roy geliyor zaten güvende olurum."
"Gitmem," dedim ve yerde oturup kanlar akan burnunu tutan adamı işaret ettim. "Onunla işim bitmedi."
"Delirme!"
Onu umursamayıp ayağımın dibinde duran adama gerinerek tam tekme atacağım esnada bacağımdan tutulmasıyla duraksadım. Arkamı döndüğümde ise emekli kış askeriyle burun buruna geleceğim aklımın ucundan geçmezdi.
"Hadi, yürüyen bela." diyerek kolumdan çekiştirdiğinde neye uğradığımı şaşırtmıştım. Ne yaptığını sanıyordu?
Bardan çıktığımız esnada kolumu sertçe çektim ve bana dönmesiyle suratına yumruğumu geçirdim. Çok sinie olduğum bir harekette bulunmuştu.
Elmacık kemiğini tutarken, "Derdin ne senin?" diye bağırdı öküz gibi.
"Bağırma bana, bak soluk borunu sikerim. "
Söylediğim şeyle yüzünü buruştururken iyice çıldırıp kolumu tuttu. "Bak kadın, bela mısın nesin, iki dakikada tüm mekânı birbirine kattın."
Eğlencemi yarıda kesmişti, kızgın olmakta haklıydım.
Sinirle barın karanlık tarafında kalan duvarının dibine geçip kaldırıma oturdum. Tahminlerime göre Skull birazdan gelecekti ve beni daha kolay bir şekilde yani olay yerinin yakınlarında bulamazsa boku yerdim. Bu yüzden paşa paşa oturacaktım orada.
O da yanıma oturduğunda kaşlarımı kaldırarak ona baktım. "Özür falan beklemşyorsun değil mi?"
"Özür falan beklemiyorum."
"Neden buradasın o zaman?" diye sordum sıkıntıyla. Onu etrafımda istemediğimi daha açık bir şekilde belli edemezdim.
"Bu hafta sonu yapacak bir işim yoktu, sıkılıyorum."
"Sıkıldığın için mi götümün dibinden ayrılmıyorsun?"
"Hayır, sende bir işler olduğunu düşündüğüm için patlak vereceğin zamanı kolladım. Ama ne olduğunu çözemeden belalı birisi gibi kaosa sebep oldun."
Dudağımın kenarı kıvrılırken, "Sence neden bana Chaos diyorlar?" dedim. Ciddi bir şekilde zevk alıyordum bu olaydan.
"Peki adın ne?"
Bir anlık duraksamadan sonra, "Ace." dedim.
"Ace?" diye anlamamış gibi sordu. Muhtemelen tuhaf gelmişti.
"Evet, Ace. Ace of spades'teki gibi."
Bana alık alık bakarken tam ağzımı açıp bir şey söyleyecektim ki, "Ace!" diye gürleyen bir ses duyulduğunda 'eyvah' dercesine dudaklarımı ısırdım.
Ciddili sıçmıştım.
Uzun bir bölüm oldu. Pek tatmin etmedi beni ama idare edin artık.
Lütfen emeğe saygı olarak oylayın bebeklerim <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chaos And The White Wolf ~Bucky Barnes [Tamamlandı]
FanfictionSmut warning ⚠️ Bucky ve Sam'in biraz ara vermek amacıyla gittiği kasabada işlenen cinayetlerden dolayı Lords Of Chaos çetesinin de bu cinayetleri çözmek için gitmesiyle işler karışır. Cinayetler Chaos ile bağlantılıdır ve bunu çözmez ise dava üzer...