"Aklandım mı gözünde?" diye sordum iğnelercesine. Polis departmanında geçirdiğim bir gecede tekrar bir cinayet işlenmesi ona ait üzerimdeki şüpheleri dağıtmıştı.
"Benim gözümde belki, ama devletin gözünde hâlâ şüphelisin."
"Onlar da biliyor," dedi Drew sıkılmış bir sesle. Benimle uğraşması hoşuna gitmiyordu. "Sadece bu kasabayla uğraşmak istemedikleri için ve olayın doğrudan bizimle ilgili olması sebebiyle işlerini bize yaptırıyorlar."
"Bununla birlikte kaç etti?"
Marcus'un sorusu üzerine Leon, "Üç." dedi. "Her kimse, durmaya niyeti yok."
"Kurbanları farkettiniz mi?" diye sordu Sam hayali bir noktaya bakarak. Sonra ürkütücü bir şekilde gözlerini yüzümde gezdirdi. "Üçü de kadın, yirmili yaşlarında, Bir altmış-bir yetmiş arasında boylara sahip ve esmerler." dedi hâlâ bana bakmaya devam ederken.
"Tıpkı Chaos gibi..."
"Olay sizinle ilgili değil, doğrudan onunla bağlantılı."
Leon izlediği pencereden bize dönme zahmetinde bulunmayıp, "Onun mührünü kullandığında anlamıştık zaten bunu. Onunla ilgili olan her şey bizimle ilgili." dedi kabul ettirmek ister gibi. "Onu karşına alan, bizi karşına alır."
Bucky cürretkâr bakışlarını Leon'a yöneltirken, "Bu her kimse bir amacı var, baştan savma bir şekilde öldürmüyor. Aksine her kurbanda onun hayalini kuruyor, bir adım daha ona yaklaşıyor." diye tane tane anlattı.
"Bu bizi hiçbir şeye yaklaştırmaz." diyen Trevor'a karşılık olan Bucky gülümsedi.
"Tam tersi, katili bulmuş bile olabiliriz." dedikten sonra bakışlarını bana yöneltti. "Cevabı geçmişinde."
"Siktir ya!" diye isyan edince Marcus, ne düşündüğünü biliyordum. "Lütfen gelmiş olmasın, lütfen!"
Maalesef ki ben de böyle düşünüyordum. Ama onun yaptığını sanmıyordum, o benim gibi değildi, hâlâ insanlığına sahipti.
"Katili tanıyor musunuz?"
Kafamı iki yana sallayarak Trevor'a baktım. "O katil değil Trash."
"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?"
"Biliyorum işte!" diye bağırdım kalkarken. "Tamam ondan hoşlanmıyor olabilirim ama kesinlikle katil değil, bundan Skull'ın sadakatinden emin olduğum kadar eminim."
"Skull ne alaka şimdi?" diyen Sam'a, "Her yeminlerine beni karıştırıyorlar, ne olacak?" diye yakındığında Leon, yıllardır bu durumdan rahatsız olduğunu daha fazla belli edemezdi. Gerçi umurumuzda olduğu da pek söylenemezdi.
Bir anda kulağımıza doluşan tiz çığlıkla diğerleri pencereye koşarken ben bu sesi tanıdığım için yüz kızartıcı küfürler ederek silahımı da alıp dışarıya koştum. "Bir günüm de olaysız geçsin yemin ediyorum kendimi sikeceğim."
Kapıdan dışarı çıkıp sokağa ilerleyerek bizimkilerin görüş açısına girmiş ve yukarıdan ettikleri küfürleri duyabilmiştim. "Chaos! Lanet olsun uzaklaş ondan."
Onun yaptığını düşünüyorlardı ama gittiğim her yere en az bir hafta sonra hayatımı mahvetmek için gelmesi sebebiyle, o yapmış olamazdı.
"Artık sadece benim başımı belaya sokmuyorsun anlaşılan." dedim bıkkınlık barındıran sesimle. Ayağının dibinde bir ceset vardı.
"Başımı belaya soktuğum falan yok." dedi burnunu havalandırarak. Gözleri her zamanki gibi hırsla, nefretle bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chaos And The White Wolf ~Bucky Barnes [Tamamlandı]
FanfictionSmut warning ⚠️ Bucky ve Sam'in biraz ara vermek amacıyla gittiği kasabada işlenen cinayetlerden dolayı Lords Of Chaos çetesinin de bu cinayetleri çözmek için gitmesiyle işler karışır. Cinayetler Chaos ile bağlantılıdır ve bunu çözmez ise dava üzer...