"Onca işimiz varken böyle bir olay çıkarmandaki amaç neydi?"
Tamam belki kendince haklı olabilirdi ama daha fazla bağırmaya devam ederse çekinmeden ses tellerini söküp bağırsaklarına sokabilirdim.
"Bana dokundu."
Söylediğim şeyle aniden durup tehlikeli bir sakinlikle sordu. "Ne?"
"O anlamda değil." diye atladım hemen. Durumu düzeltmeseydim hayatımda göreceğim en korkunç insana dönüşebilirdi, daha önce şahit olmuştum. "Omzuma elini koydu."
Gözlerini deviren adam, "Peki bütün barı birbirine kırdırmanın bununla ilgisi ne?" diye sorduğunda kaşlarımı çattım.
"Benim suçum değildi, o yarım akıllı kızın memelerini ağzına sokmasaydı kavga falan çıkmazdı."
Leon kaşlarını çatıp diğerlerine döndü. "Kimden bahsediyor?"
Bucky'nin, "Jaden'dan bahsediyor." demesiyle hızla ona döndüm. "Sen nereden tanıyorsun onu?" sonuçta daha yeni gelmişti Charming'e.
"İlk günden beri sülük gibi yapıştı bize, ayrılmıyor peşimizden." dediğinde kahkaha attım. Cehennem işkencesi olmalıydı.
O sırada RJ ile göz göze geldim. Suratında mimik oynamasa da gözlerinden ne hissettiğini anlayabiliyordum. Biraz şaşırmıştı, biraz da tatmin olmuş gibi bakıyordu.
Kimseden ses çıkmayınca diğerlerine de baktım. Leon susmuş anlamadığım bir şekilde bana bakıyordu. Bu tavırlara anlam veremediğim için rahatsız oldum ve konuyu değiştirmek adına, "O niye bizimle geldi?" diye sordum, Bucky'yi işaret ederek.
"Şüpheli görünüyordu." cevabıyla gözlerimi devirdim. Eğer kendi istemeseydi getiremezlerdi biliyordum. Neredeyse seksen yıl boyunca suikastçilik yapmış bir süper askere zorla hiçbir şey yaptıramazdık.
"Şey," dedim kandıracabileceğimi düşünerek gülümseyip. "Bitti mi?"
Yapmacık bir şekilde gülümsedikten sonra bir anda ifadesi düzleşirken, "Hayır." dedi kesin bir dille. "Bu yüzden terapiyi atlatmamanı istiyoruz, gitmediğin her gün birisinin kafasını kırmanla sonlanıyor. "
"Siktir!" dedim sinirle. "Tek yararı bana insanların kafasını kırmam için fırsat vermemesi."
"O da iş görür," dedi gıcık bir şekilde Drew ve Ryan'ı güldürerek. "Ayrıca bu küfürlerin için terapistinden ayrıca bir seans rica edeceğim."
Bu söylediği üzerine Leon'a, "Siktir git!" dedikten sonra...
Yarım saat sonra yine istemediğim yerdeyim. İstemediğim koltukta, istemediğim sorulara ve cümlelere maruz kalıyorum.
"Öyle yapınca rahatladınız mı?"
"Hem de nasıl. Seneler sonra patlamış bir yanardağ gibiyim, sessiz ve huzurlu."
"Yani hiç mi vicdanınızda bir kıpırtı olmadı? Çok azcık bile mi?"
"Yok ki."
"Tatum'ın var mıydı?"
İstemsizce dişlerimi sıkarken, "Hatırlamıyorum, gömüleli çok oldu." dedim. Ondan bahsetmeye hakkı yoktu.
"Siz onu tanıyor musununuz bayan Presscott?"
"Hayır." dedim, bundan konuşmayı ne zaman bırakacaktı?
"O zaman neden bu kadar onu delicesine koruyorsunuz?"
"Korumuyorum, uzak duruyorum." dedim. Tekrar o savunmasız kız çocuğu olmak istemiyordum, bundan deli gibi korkuyordum. O kendini savunmasını bilmiyordu. "Artık sussanız mı?"
İç çeken adam bir süre bakışlarını üzerimden çekip düşünceli düşünceli duvara baktıktan sonra, "Bay Jason uzun zaman sonra ilk defa güldüğünüzü söyledi." dedi, içtenlikle gülümseyerek. "Merak ediyorum, o an hissettiğiniz duyguları benimle paylaşır mısınız?"
"RJ mi söyledi?" dedim şaşkınlıkla. Konuşabildiğini unutmuşum.
Kafasını usulca aşağı yukarı salladığında gözlerimi devirerek, "Hiçbir şey hissetmedim, güldüm sadece." dedim. Ne kadar saçma bir soruydu bu böyle...
"Artık gülüşüm de gözetim altında?"
"Hayır," dedi gerilmemi göz önünde bulundurarak ılımlı bir ses tonuyla. "Sorun da bu, sizi gülerken hiç göremiyorum."
"Gülmemi sağlamadığınız içindir."
"Gülmenizi ne sağlar?"
"Bunu nereden bilebilirim? Tek bildiğim bana normal bir insan gibi davranmadığınız sürece size asla gülemeyeceğim."
"Dediğiniz gibi olsun, bana gülmeyin. Ama hayata gülmenizi tavsiye ederim."
"Hayat bana götüyle gülerken mi?" dedim kaşlarım havalanırken. "Asla."
"Küfür etmemeniz konusunda ısrarcıyım. Sinirlerinize iyi gelmiyor."
"Hayır," dedim dudaklarımı birbirine bastırarak. "Sizin aksinize biraz da olsa rahatlatıyor."
"Şu an sinirli misiniz?"
"Hayır, ama yavaştan sinirleniyorum. Sayenizde."
Masanın üzerinden bir titreşim duyulduğunda gözleri esir aldığı telefonuma kaydı. "Bay Connor arıyor."
"Skull mı? "
Yüzünü buruşturdu soruma karşılık olarak. İnsanların bize sesleniş biçimini sevmiyordu, özellikle de bizim bunu benimseyişimizi.
"Neden gereksiz sorular soruyorsunuz?"
Ağzımın payını verdiğinde somurtarak sustum. Sonra da derin bir nefes verip "İzninizle," dedikten sonra onay beklemeden serin kanlılıkla aramayı cevapladı.
Bu şekilde izin almış olduğunu sanıyorsa yanılıyordu...
"Önemli olduğuna emin misiniz Bay Connor?"
Bir süre bana bakıp duraksadıktan sonra onaylar şekilde mırıldanıp telefonu bana uzattı.
Tereddütle telefonu kulağıma yaslayıp, "Söyle." dedim. Kibar olmaya gerek yoktu, Leon kibarlıktan anlamazdı zaten. Düz ayı birisi olduğu için...
"Bir ceset daha var."
"Bağlantılı olduğuna emin misin? Taklit cinayet olabilir."
"Emin olmasam seni niye arayayım?" diye terslediğinde sinirle kaşlarımı çattım. "Senden şüphelenmeye başladılar, Chaos."
"Geliyorum," dedim hızlıca ayaklanırken. "Orada konuşuruz." dedikten sonra da hızlıca telefonu kapatıp cebime attım.
Terapistime kısa bir bakış atıp, "İzninizle." dedikten sonra kapıya doğru ilerledim. Aslında normalde bu kadar kibar birisi değildim ama onca seanstan sonra işin daha da uzamaması için terapistime karşı bu şekilde olmam gerektiğini öğrenmiştim.
Kapıyı açıp dışarı adım attığım an çarptığım sert vücutla bir küfür savurdum. "Ağzın ne kadar bozuk senin öyle?"
Bu adam niye yine buradaydı? Sinirle kaşlarımı çatıp gözlerimi gözlerine odakladım.
Şu an farkettim de, gözleri ne kadar güzel görünüyordu. Tonu deniz, ifadesi ise dalgaları gibiydi.
"Neden herkes buna takılıyor?"
"Sakin ol, sadece biraz şaşırtıcı."
"Sakinim ben," dedim yanından geçerken. "Neden telaş yaptın?"
Tam yürüyüp giderken, "Bir an için gözlerinde bir seri katil görüp korktum." demesiyle yerimde kaskatı kesildim.
Evet, gözlere iltifat ediliyorsa bir şeyler olmaya başlamıştır...
Ölcwm gözleri çko güzle
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chaos And The White Wolf ~Bucky Barnes [Tamamlandı]
FanfictionSmut warning ⚠️ Bucky ve Sam'in biraz ara vermek amacıyla gittiği kasabada işlenen cinayetlerden dolayı Lords Of Chaos çetesinin de bu cinayetleri çözmek için gitmesiyle işler karışır. Cinayetler Chaos ile bağlantılıdır ve bunu çözmez ise dava üzer...