Bölüm 12

143 30 0
                                    


Joshua Dale sabah saat 10'da mahkemeye çıkarıldı. Herkesin aksine, kurşun geçirmez camla kaplı kare şeklinde şeffaf bir kabinin içine oturtuldu.

Bu onun bu koltukta ilk oturuşu değildi. Dava bir süredir devam ediyordu. Duruşmalar defalarca yapılmıştı ama o hâlâ bu yasal prosedürlere bir anlam veremiyordu.

"Jüri nerede? Neden jüri yok?"

Joshua tüm odayı taradı. Bu onun şu anda mahkeme işlemlerinden ne anladığını hemen hemen özetliyordu.

İki yanında gözaltı merkezinden iki gardiyan duruyordu. Her ikisinin de sert yüzleri dimdik karşıya bakıyor, güçlü ve baskıcı bir hava yayıyorlardı.

İçlerinden biri bunu duydu. Kısa bir süre dudak büktü ve dudaklarının arasından "Burada jüriye ne gerek var ki?" diye mırıldandı.

Kefalet gibi konularda bir yargıç yeterliydi.

Joshua'nın ifadesi çirkinleşti. Bu ona iyi bir haber gibi gelmemişti, çünkü bir yargıç belli ki ondan hoşlanmayacaktı.

Dürüst olmak gerekirse, pek çok insan ondan hoşlanmazdı. Kasvetli, sert bir görünüşü ve huysuz bir mizacı vardı. Hiç de sevimli biri değildi. Ama eğer bir jüri varsa, en azından zayıf bir umut ışığı olabilirdi.

"Kefalet zor, gerçekten zor," diye mırıldandı Joshua.

Arkasındaki iki gardiyan birbirlerine baktılar.

Bu aslında büyük bir yanlış anlamaydı. Aslında kefaletle serbest kalmak çok kolaydı. Sadece önceki avukatları davasını hiç ciddiye almamış ve Wine Şehri'ne gelmeye tenezzül bile etmemişlerdi; ona yardım edecek kadar önemseyen kimse yoktu.

Ve Wine Şehri gibi bir yerde, eğer kimse şüpheliyi savunmazsa, inceleme memurunun şüphelinin kefaletle serbest bırakılması için başvuruda bulunma zahmetine katlanacağına güvenilemezdi. Şüphelilerin hayatlarının geri kalanında gözaltı merkezinde veya hapishanede kilitli kalmalarını tercih ederlerdi, böylece başlarına daha az bela açabilirlerdi.

Ancak, bu iki gardiyan bunu Joshua'ya açıklamaya niyetli değildi. Sadece omuz silktiler ve onun yanlış anlamasına devam etmesine izin verdiler.

Joshua büyük bir isteksizlikle savunma masasına baktı. "Biliyordum! Yalancı! Sen de başka bir yalancısın..."

Kendisini dışarı çıkarmaya yemin etmiş olan Avukat Gu'nun elleri cebinde boş boş oturduğunu, Gu Yan'ın peşinden gelen genç avukat Yan Suizhi'nin ise şimdi sürücü koltuğunda oturduğunu gördü.

Tanrı bilir mezun olmuş mudur, diye düşündü Joshua kinle ve umutsuzca.

Genç avukatın hakime açıklama yaparken ağzını açıp kapamasını izledi ama kulağına tek bir kelime bile gitmedi.

Savcı daha sonra orada ne dedi? O da dinlememişti.

O kadar gergin ve sinirliydi ki kusacağını hissetti.

"Tekrar mı tutuklanacağım?" Joushua'nın yüzü solgundu.

Bu iki gardiyan bu soruya cevap vermekten fazlasıyla mutluydu."Evet, tabiki,"

Joshua gözlerini indirdi ve başını kollarına göndü.Artık hiçbir ümidi kalmamıştı...

Ancak bilmediği şey, savunma masasının arkasında oturan Yan Suizhi'nin kefaletle serbest bırakılma konusunda herhangi bir sorun olduğunu düşünmediği ve hatta bu duruşmayı hızlı bir şekilde yapmayı planladığıydı. Ancak, şimdi gevezelik etme sırası savcılıktaydı.

First Class Lawyer ( BL) NovelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin