21

17 4 2
                                    

Baş ağrısıyla sızlanıp çevreme baktım. Programlama dersi geçen sene ağırdı ama bu sene bu kadar da ağırlaşmasını beklememiştim. Önümde bir sürü dizi ve anlamadığım birçok terim daha varken sadece ağlamak istiyordum. 

Eve gidip Jisung'la uyusam daha mutlu olabilirdim şu an.

Arkamdan birisinin omzumu dürtmesiyle oraya döndüm. Ders bitmişti ve sonunda serbesttik ama arkamdaki Hana omzumu dürtüyordu. Arkamı döndüğümde mavi saçlarıyla yaptığı iki topuza baktım.

"Şey Minho bana bir konuda yardım eder misin acaba?"

Sıramdan kalkıp arkadaki sıraya geçtiğimde Hana'nın bilgisayarına doğru eğildim. Yazdığı bir kodu çalıştırmaya kalktığında hata veriyordu ve sınıftan çıkabilmesi için de kodun çalışması gerekiyordu.

"Ben çok denedim hatayı düzeltmeyi ama belirli kısımlarda hata verip durdu ve hatayı bulamıyorum."

Tekrar denediğimde programın hata verdiği kısımlara bakıp düzelttim ve bu kez program eksiksiz çalışmıştı.

"Sadece for döngüsünü kurarken yanlış yapmışsın."

"Ben tam hatamı göremedim ama. Neresi gösterebilir misin?"

Ayakta eğilmekten belim ağrıdığı için yanına oturup bilgisayarı ortalayarak ona yanlış yaptığı yeri ve neden yanlış yaptığını anlattım. Basit bir işlemde hata yapmıştı sadece. Anlattığım gibi anlamıştı da. Zor bir şey de değildi zaten.

"Teşekkür ederim Minho. Sınıfta zaten çok tanıdığım yoktu sen olmasan sınıfta tüm gün oturup bilgisayarla bakışacaktım."

Ayağa kalkıp üstümü düzelttim. Tüm ders bilgisayara bir şeyler yazmaktan parmaklarım ağrımıştı. Hana da bilgisayarını topluyordu.

"Rica ederim önemi yok. Böyle durumlarda bana sorabilirsin. Yardım ederim."

Oturduğu yerden uzanıp elimi tutmasıyla ona döndüm. Gitmek üzereydim ama Hana bileğime yakın bir yerden elimi tutmuştu.

"Bilekliğin çok güzelmiş. Nereden aldın?"

O sırada gözlerim kapıdaki Jisung'la buluşmuştu. Bir bana bir de elimi tutan Hana'ya bakıyordu ve bakışlarındaki ifadesizliği sevmemiştim. Jisung ifadesiz bakan bir insan değildi ve bu sık görebileceğim bir durum değildi ama şu an yanlış bir şey de yapmamıştım.

Hana'ya dönüp elimi çekerek bilekliğimi düzelttim. Ucundaki küçük kelebeğe dokunacakken tam zamanında çekmiştim. Jisung'un bu konuda hassas olduğunu biliyordum çünkü o da kolundaki bilekliğe Felix dahil kimsenin dokunmasına izin vermiyordu.

"Bir arkadaşım hediye etti. Benim şimdi çıkmam gerek Hana. Sonra görüşürüz."

Hana bana el sallarken ben de hızlı adımlarla kapıda bekleyen Jisung'un yanına gidecektim ama onu görememiştim. Koridora bakınca hızlı hızlı yürüdüğünü gördüm, başı eğikti. Ben de aynı onun gibi hızlı adımlarla yanına ulaştım. Çoktan bina çıkışına gelmiştik.

"Jisung neden birden öyle gittin? Tam da yanına geliyordum."

Sadece omuzlarını silkip başını kaldırmadan yürümeye devam ettiğinde bu kez bileğinden tutmuştum ama anında bileğini çekip aynı şekilde önüne döndü. Bu kez önüne geçtiğimde başka bir yöne ilerlemesiyle omuzlarından tutup kendimi çevirdim. Başını kaldırdığımda gözlerinin dolmuş olmasını beklemiyordum.

"Jisung neden ağlıyorsun şimdi? Ne oldu birden bire?"

Gözlerini benden kaçırdığında sadece ona şaşkınca bakıyordum. Ama o benden kaçmak için her türlü şeyi yapıyordu. 

EpistleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin