Zalimi zalimle sınıldığı zaman önemli olan senden daha zalim biri olduğu değil ikinizin rekabeti yüzünden giden masum canlar...
(Kılıçlar değil hırslar konuşur.)
************************************
Yürüdüğümde ayak seslerim rahatlıkla geliyordu başım dik acımasız bakışlarım arakamda cariyeler,cariyelerin arkasında yeni çeriler.elimde kanlı kılıç yere damlıyordu.
"Ayçil"
Arkamı döndüm Ataman ağa ve yeğeni vardı.
"Bu ne hal!?"diye sitem edip bağırdı.
Gayet sakince.
"Ne varmış halimde?"
"Bana bak Ayçil bu ne yarım akıllı hı? sen kimsin sarayın hepsini öldürüsün seni yaşatmazlar!"
"Neden?.. onlar paşaya hizmet ediyorlar yani çürük hiçbir işe yaramaz..."
Başını salladı bana tiksinerek baktı.
"Senin gibi aptalını görmedim iki güne ölüceksin oldu da ölmedin mi!? Ben ödürücem bizzat!"
Sırıtıp ona baktım.
"Bundan günler ever üç kişi yanıma gelip benden birlik olmalarını istedi bu aptaldan yardım istedin Ataman ağa"dedim
soğuk bir sesle.
"Yanlızlısın Ayçil kendine çok güçlü bir düşman edindi"dedi ve çekti gitti.
Demek güçlü kimi kandırıyor kendinimi?
"Ayçil hatun!?"
Yeni çeriye döndüm sorgular gözlerle baktım.
"Bizler hep yanınızda olucaz!"
Hepsi eğildi.
Hafifçe zorda olsa sırtımı.
Aslı yanıma yaklaşıp.
"Seni padişahımız çağırıyorlar."
Siyah kolu bol olan kıyafetimi giydim siyah tacımı taktım hançerimi arkaya sıkıştırdım.
Sonra padişahın odasına gittim kapıyı tıkladım girdim odaya. Padişah önde arakasında Ataman ağa ve yeğeni vardı.sakin ol Ayçil.
Eğilip padişah baktım gözü teması kurmuyor sanki benden korkuyor hatta bir adım geriye doğru gitti sorgular gözlerle ona baktım.
"Padişahım?!"dedim ona baktım yere baktı sonra da Ataman ağanın yanına gitti ne oluyor?
"Padişahım haydi o size bir şey yapamaz?!"dedi Ataman ağa.
Padişah bende mi korkuyor? Bir adım ona yaklaştım hızlıca Ataman ağanın arakasına girdi ne? Ne yapmışlardı ona dün böyle değildi.
"Madem öyle ben çıkarım-" diyeceken padişah sözümü kesti.
Öne çıkıp "Ayçil seni sürgün ediyorum!.."
Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.
"Ağalar! Gelin!"diye bağırdı Ataman ağa ve yeğeni de beklemiyordu.
Ona baktıkça çok korkuyordu.
"Bunu bana yapmasınız!!!"diye bağırdım kızlı saçlarım alev alev yanıyordu sanki.
"Sizi...ben korudum ama boşuna anlatıyorum öyle olsun zaten sizden uzaklaşmak banada iyi gelir!.."dedim son cümleden sonra yavaşça bana yaklaştı.
"Ayçil...seni öldürsemi acaba?"dedi gözleri kızarmıştı ona korkarcasına baktım Ataman ağa ve yeğeni de şok olmuş onu izliyorlardı.
Sırıtıp bana baktı.
"Yada sonsuza dek yanımdamı tutsam?"
Ona tiksinerek baktım.
"O bakışların beni deli ediyor."dedi gözlerimin içine baktı.
Az önce benden korkan adam şimdi ise durumu aşırı ciddiydi.
Arakamı döndüm bir adım atım omuzumdan tutu gözlerimi kısıp durdum.
"Padişahım bırakın gitsin"dedi Ataman ağa.
Hemen bıraktı.
Kapı açıldı saray bom boştu odama gidip yere bir çarşaf serdim içine birkaç kıyafet,biraz meyve,oklarım,yayım,kılıcımı üsümde taşıdım hançerimi arkama katım uzun bir bot içinde hançer, düz bir elbise,üstüme siyah korse, pelerin takıp gece olmuştu yavaşça çıktım odadan saray boştu kimse yoktu meşalede yakılı değildi.
"Ayçil?"
Arakamı döndüm padişah nefes alıp verdim kafayı yemiş gibi bakıyordu elinde bir meşalede vardı onu yere atı.
"Nereye?.."
Arakamı döndüm yavaşça döndüm yavaş adımlarla yürüdüm.yanıma hızlı adımlarla geldi omuzlarımdan sertçe tutup yere doğru iti beni.
"Ayçil ben seni sürüyorum ama...bir yandan senden çok korkuyorum ama bakışların!"
Kaşlarımı çatıp yerden kalktım.
Kılıcını çıkarıp bana doğru tutu bende yerden kılıcımı aldım başta o saldırdı çok sert ve hırçınlık la vurdu bende sert bir kes vurdum ona dönüm.
"Demek kılıç kullanmak biliyorsunuz?!"
Ses çıkarmadı tek derdi yenmekti. Yere attığı meşale hala yanıyordu yer değiştirip duruyorduk o kadar gözü dönmüştü ki. Sadece kılıç sesleri tek geliyordu en sonunda ayağımla göğsüne serçe vurdum yere düştü kılıcımı ona doğru tutum sesli nefes alıp verdim daha sonrad hızlica yerdeki çarşafımı alıp
koştum çünkü kendine hemen gelebilir.Kılıcımı kemer gibi bir şeyin arasına koydum iki hançeri çıkarıp duvara tıvrandım yukarı iyice çıkmıştım padişah gelmişti tam atlayacaktım ki.
"Gitme... Ayçil beni yanlız bırakma seni yaşatmam"
Önce ona baktım sonrada boşluğa. hızlıca atladım.
Koştum ormanını içinden gece yarısıydı gitmesem onlar beni öldürülerdi şehire vardığımda uykum çok geliyordu gözlerim kör olmuştu uykusuzluktan. bir yere sızıp kalmıştım.
"Hey? Hey? "
"Uyanmıyormu?"
"Bilmem yaralanmış ama"
Gözlerimi yavaşça açtım iki genç kız benim yaşlarımda.
"Aa! Uyandı"
Esneyip onlara baktım.
"Kimsiniz?!"dedim yüzüm buruşturarak.
Biri kısa sarı saçlı ,kısa boylu öbürü kumral orta boylu ,uzun saçlı.
"Kimsiniz casusu falanmısın?"dedi kısa saçlı.
Kumral olan elindeki hançeri bana uzattı sonrada ters ters baktı.
Başta bir şey yapmadan onlara baktım sonra ayağımla kızın eline vurdum hençeri başka taraf gitti kılıcımı çıkarıp boynuna tutum.
Sahte bir sırıtmayal kıza baktım kız dud yemiş bülbüle döndü.
"Lütfen af edin arakadaşım hırçındır bir daha olmaz"
Kılıcımı çekip terkrar yerine koydum.
"Neresi burası?"dedim
"Cennet çiçeği diye bir köy"dedi masumca gülmsedi.
Burası doğduğum yer.
"Ne ben nasıl geldim?"
"At arabası da uykuya kalmısın oda buraya geliyordu zaten çok mesafe yok."
Evim geldim ben...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Ferman
Historical Fiction‼️KİTAP TAMAMEN KURGUDUR. İki farklı hayat. İki farklı dünya. Farklı acı, aynı göz yaşı. Kederin verdiği acımasız hayatlar. 15. yüzyılın kölelik döneminde ülkenin padişahı gözlerini dünyaya yumdu. Her şey Halit Paşa'nın, padişahın oğlunu henüz dört...