Bu gün av var. Planım basit. Her iki tarafa da tuzak hazırlıyacaktım. Saçlarım düz,beyaz uşanka şapka, beyaz kürk, uzun botlar, kılıcımı belime koydum. Odadan çıktım. Padişahın odasının önü çok kalabalıktı.
Paşalar hepsi bekliyordu. Vezir hemen yanıma geldi.
"Bu gün sağlıklı görnüyorsun. Benimle ok çalışmak istersin umarım gidersek tabi..."Dedi gözlerime bakarak.
Gülümseyip ona baktım.
"Neden olmasın?"
Ordaki paşlar bize doğru baktılar. Sertçe onlara bakıp. Odaya girdim.
Padişah yatağında oturuyordu. Üzerinde geniş gömlek. Saçları dağınık bana doğru baktı.
Gözlerimi kısıp, kafamı hafifçe geriye götürdüm.
"Bu kapının ardında. Paşlarınız ve size hizmet eden insanlar sizi bekliyor. Düşmanlar sevinmesini mi istersiniz?"Dedim yavaş adımlarla ona yaklaştım.
Hafifçe diz kapğımı kırıp. Önünde eğildim.
"Hazrlanmazın gerek."
"Uykum var. İptal etsek olmaz mı?"Dedi yorgun bir sesle.Daha sonra da yatağa girdi.
Olmaz! İpatal edilmemesi lazım.
Kaşlarımı çatıp ona baktım.
"Neden böyle yapıyorsunuz. İstirahat etmediniz mi yoksa???"Dedim sesi mi hafifçe yükseltip.
Beni pek umrsamadı. Nasıl yapacaktım. Böyle yapar ise tahtan indirmeleri çok kolay olur.
"Kendinizi böylemi göstericeksin onlar-"Dedim söylenerek. Ama bir anda. İnce parmaklarıyla. Beni kollarımdan tutu.
Yatağa doğru çekti. Üstümde gözlerimin içine baktı. Bütün yükünü kollarına vermişti. Saçları gözlerini kapatmıştı. Sesli nefes alıp. Bana baktı. Soğuk bakışı ile. Nefesimiz ve tenimiz bir birine değiyordu. Karnım da tuhaf bir his belirdi.
"Gece uyuyamadım. Ama gelicem şimdi hızlıca çık odadan..."Dedi sert bir sesle.
Ses çıkarmadan yataktan çıktım. Ona doğru baktım. Arkasını dönüp.Uyudu hızlıca çıktım odadan.
Çıktığımda herkes kapıda bekliyordu."Niye geldin Ayçil?"Dedi Menekşe sultan dibime yapıştı.
"Padişahımız hazırlanıcakmış."Dedim başka tarafa baktım.
Aradan biraz zaman geçti. Padişah ın süt annesi geldi.
"Büyük valide sultan geldiler!!!"
Herkes hürmetle eğildi. Ben eğilmedim.
Herkes bana baktı. Bana doğru sertçe baktı.Sarı rengine börünmemiş. Temsil ediyor adeta. Kıyefeti sarı,küpeleri altın, takıları hepsi altın.
"Ayçil! Sen nasıl olurda eğilmesin?"Dedi sert bir sesle.
"Süt anneye eğilecek kadar aptal olmadığım için sinirledin değil mi?"Dedim sakin bir ses tonla.
Hırslı bir bakışla bana baktı.
"Gençliğin cahiliği olsa gerek. Yüce yaradan."Dedi kahkaha atıp. Bana sertçe baktı.
"Genç olduğum doğrudur. Fakat Cahillik eğilenlere kalsın..."Dedim
İyice ortam buz gibi oldu. Paşalar birbirine bakıp fısıldaşmaya başladılar.
"Ayçil!!!"Diye bağırdı. "Sen daha bir cariyesin senin burada ne işin var. Harem de olman gerek. Ağlar! Gelin de alın şu cariyeyi!" Dedi zoruna gittiği ne kadar belliydi.
Ona doğru sırıtarak baktım.Adamlar bana doğru yaklaştılar.
Kendim arkamı dönüp tam gidicektim ki padişahı ın odasın kapıları açıldı. Saçını geriye doğru çekmiş. Siyah kürk, kürk botlar, demirden zırh kürkün altına giymişti. Omuzları geniş, çensi keskin. Bize doğru baktı.
"Atları hazırlayın..!"Dedi çaktırmadan bana baktı. Herkes eğildi.
Bütün saray. Ormana doğru atlar ve faytonlarla. Ava gittik. Ormana doğru girdik. Çadırlar kurulurken.
Ben padişahın yanındaydım. Uzaktan bize doğru. Gelen şehzadeye doğru baktım. Onu çok özlemişim.
Ama padişaha sertce bakıyordu. Şehzade yanımıza geldi. Padişahın önünde eğilip sertçe baktı.
"Av için geldim padişahım. Bilirsiniz kılıçla aram iyidir."Dedi serçe bakmaya devam etti.
Burada bildin lafı padişaha söylüyor.
"Gelmen iyi oldu."Dedi başka tarfa bakarak padişah.
Birbirinden nefret ediyorlardı. Gözlerindeki o öldürme hırsını göre biliyordum.
Menekşe sultan padişahın koluna sarılıp ona baktı.
"Sizinle birlikte ava gidicem. Beni çok lütüflandırdınız."Dedi.
Padişah elini setçe çekip.
"Sen çocuğun la ilgilen Menekşe."Dedi kaşlarını çattıp baktı.
Padişah çadırına gitti. Menekşe sultan bana sertçe bakıp gitti.
Benimle şehzade kaldık.
"Görüşmeyeni nasılsın?"Dedi şehzade bana bakmadan.
Tam unutum derken tekraradan karşıma çıkması?
"Yerlerdeyim desem...Anlar
mısınız beni?"Dedim ona bakıp.Okunu alıp sertçe çekti. En uzaktaki ağacın tam ortasında durdu ok.
"Bu sözü söylemeden önce yerlerde değildin Ayçil."Dedi aşağlayarak bana baktı.
"Emin misin? Şimdi burada ayrılır isem sizinle asla ama asla göz teması dahi kurmayacağım. Ama sadece bir söz veya!Bir bakış dahi kurmuyordunuz. Sürekli ben yapıyordum! Sizin de ilginiz vardı. fakat-"Beni sabırla dinledi ama bakmıyordu.
"Fakat ne?! Çünkü kafadan kuruyordun Ayçil!!! Seni sevmediği-"Bağırarak konuşmaya başladı. Bağırması aşırı derecede. Ürkütücüydü.
Dolan gözlerle ona baktım.
"Peki..."Dedim fısıltıyla arkamı dönüp. Hızlı adımlarla yürüdüm.
Gözlerimi silip nehirin kenarında oturdum.Buz gibi esen hafif rüzgar. Durmak nedir bilimiyordu. Saçlarım savrulup duruyordu. Bir süre sonra nehir de duran yansımaya baktım. Vezir bana doğru bakıyordu. Yavaşca kafamı ona doğru çeviridim.
"Iıı Ayçil hatun kusuruma bakmayın. Dalıp gittmişim. Padişahımız sizi bekliyor."Dedi utanarak.
Ayağa kalkıp önden yürdüm oda arkamdan geldi.
Padişahın çadırına girdim.
"Ayçil birlikte yemek yiyelim."Dedi bana baktı.
"Pek aç değilim."Dedim fısıltıyla.
Küçük adımlarla yürüdü. Belimi kavrayıp kendine sertçe çekti. Tüylerim diken diken oldu. Ona doğru baktım. Neden bu sıralar çok temas ediyor.
"Yarın av var istersen burada uyuya bilirsin."Dedi Bana kısık gözlerle baktı.
_____________________________________
Haftay pazar günü deva mı gelicek fakat +18 çok azınlıklı olduğu sahne olucaktır.
(Bol yorum olsun lütfen)
______________________________________Bu bölüm hakkında ne
düşünüyorsun????Sizce Ayçil Padişah mı? Vezir mi? Şehzadeyi mi?
Seviyor???Favori karakterin kim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Ferman
Historical Fiction‼️KİTAP TAMAMEN KURGUDUR. İki farklı hayat. İki farklı dünya. Farklı acı, aynı göz yaşı. Kederin verdiği acımasız hayatlar. 15. yüzyılın kölelik döneminde ülkenin padişahı gözlerini dünyaya yumdu. Her şey Halit Paşa'nın, padişahın oğlunu henüz dört...