Lütfen oy ve yorum atmayı unutmayın lütfen 🍀____________________________________
Kimisi güneş olur. Kimisi de onun gölgesi. İşte benim lanetim bir gölgeydi. Bu kadar çabuk ölemezdim ben. Ben diğerleri gibi basit değildim. Tarihin ıslak kumuna gömülmezdim. Henüz daha çok düşman var iken. Bu kadar basit biri olamazdım. Aniden gözlerimi açtım. Karalık bir oda. Ayağa kalktım ama vücudum nedense çok ağrıyordu. Gerçeklik algımı kaybetmiş gibi hissediyorum. Şömine yanıyordu. Bir kağıt parçasıyla. Diğer mumları yaktım.
Kıyefetimi indirdim. İçliğim tek kalmıştı. Beyaz bol korse içlikti. Bordo, siyah kolu bol bir elbiseyi giydim. Boydan aynaya baktım kendime. Ama boynum da yaralar vardı. Biraz daha yaklaştım. Sivilceye benzer ama onun iki katı sulu bir den fazlaydı. Hızlıca elbisemi indirdim. Vücudumun her tarfında vardı. Nefes alıp verdim. Kusma hissi vardı. Ağzımdan boşalırcasına kanlar akmaya başladı. Yere düştüm.
"Ayçil?!."
Arakamı döndüğümde padişah bana keskin gözlerle bakıyordu.
Kanlar nefes almama dahi izin vermiyordu. Akmaya devam ediyordu.
Beni iğleştiridiğini zannediyordum. Annesini babasını öldürdüğü gibi beni öldürecekti.Yerede sürünerek geriye geriye gittim oda küçük adımlarla bana doğru geliyordu. Beyaz içlik kanla kırmızıya dönmüştü. Balkona vardığımda. Taşın üstüne çıktım tek bir hattamla öle bilirdim. Ağzımdan hala kanlar boşalıyordu. Ona baktım. Boş gözlerle bana baktı. Aniden bana yaklaşıp belimi kavradı yatağa doğru gitti.
"Ayçil üşütüceksin hava soğuk."Dedi üzerimi örtü.
Beyaz bir bez parçasını ağzıma doladı.
Kan akıntısı yavaşça durdu.
"Ayçil ben çok üzgünüm... Böyle olsun istemezdim. O bezi ağzından çıkarma.
Nadir rastlanan bir rahatsızlık hatta tek örneği sende olan bir ilet hekim öyle dedi."Nasıl olabilir. Ben konuşmadan ona yazmayı, okumayı nasıl öğreticektim. Tuzak olsa gerek. Hepsi onun suçu hemde hepsi. Ama ben de suçluyum onun yanlız bırakmamlıydım. Kılıç darbesi yedikten sonra bu hale geldim. Bir çeşit büyü olabilir.
Ona ters ters baktım.
"Nasıl anlaşıcağız?" Dedi bana baktı sonrada başını yere eğdi.
Omuzuna dokunup ona baktım gülümsedim. Gözleri doluyordu aniden sildi.
"Hekim şey dedi kan kaybından öle bilir... Ayçil ben." Dedi nefes alıp verdi.
"Ayçil! Seni koruyamadım her defasında sen beni kordun fakat bu sefer. Sen gidersen..." Sözünü kestim.
Omuzunu sertçe tutum. Ona sarıldım oda bana sarıldı normal de bir birimize zorla temasa ederiz ama hemen pes edemem. Tam ayağa kalkacaktım ki. Kolumdan tutu.
"Halit paşa kapının önüne ağa dikti."Dedi padişah.
İç çekerek ona baktım.
Benim Vezire ihtiyacım vardı. Ona güvenmek zorundaydım tek çeveremde güvene bileciğim kişiydi. Kapıya doğru gittim kapıyı açtım ki az ileride Vezir duruyordu. Hiç bu kadar umutlu olmamıştım.
Ağlar kılıçlarıyla bana doğru tutu.
"Ayçil hatun af edin bu bir emirdir. İçeriye girin."Dediler.
Ben zorla gittmeye çalıştım. Fakat pek izin vermiyorlardı. Veziri çağırmaya çalışıyordum ama sanki beni duymuyordu. Arkasını dönümüp bana baktı.
Elimle yanıma gelmesi için işaret yaptım.
Yanıma geldi. Sorgular gözlerle bana baktı.
"Ayçil!?"Dedi bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Ferman
Historical Fiction‼️KİTAP TAMAMEN KURGUDUR. İki farklı hayat. İki farklı dünya. Farklı acı, aynı göz yaşı. Kederin verdiği acımasız hayatlar. 15. yüzyılın kölelik döneminde ülkenin padişahı gözlerini dünyaya yumdu. Her şey Halit Paşa'nın, padişahın oğlunu henüz dört...