10 yaşındaki küçük kızın elinden oyuncağı alıp. Kılıç verdiler...
Sizler için yolculuk benim için zorluk olan savaş.******************************
Bundan 7 yıl öncesine gideceğiz. Ac,Zorluk...belki de daha fazlası yada hiç biri...___________________________________________
7 YIL ÖNCE (Geçmiş'e yolculuk.)
___________________________________________*
Saraya geldim.Etrafımı kalfalar,
hizmetçiler,Ağlar,Hadımlar sardı."Onu neden getirdiniz? Götürün..!"dedi bir kalfa.
Sırıtıp onlara baktım.
"Baksanıza onu saklarız nasıl fikir?"
Dedi başka bir ağa.Hepsi şarşırdı itaatkar ruhları el vermedikleri için korku dolu baktılar ağaya.
Bir kalfa elini başıma götürdü.
"Şuna bak kızıl saçları, Beyaz teni ne kadar da tatlı."dedi sırıtı.
Küçük sarayın hizmetlileri çok hoş davranıyorlardı bana.
"Benim çoçuğum yıllar önce öldü o hepimizin çoçuğu olur.Onu herkesten koruruz. Söylersek hemen ölür o..."dedi ağlak bir ses tonla dolan gözlerle.
"Kim öldürecek beni? Ben ölmek istemiyorum..."dedim ağlak bir ses tonla.
Hepsi etrafımda toplandılar.
"Hayır...hayır yok öyle bir şey."dedi baş kalfa.
"Onu koruyacağız hep birlikte!!!"diye bağırdı harem ağası genç yaşlar da bir adamdı.
Hepsi gülmümseyip başlarını salladılar.
Beni kimden koruyorlar dı?
"Ee ismi ne olsun?!"dedi bir harem ağası heyecanlı bir ses tonla.
Yaşlı nazik baş kalfa en üstünleriydi elini çeneme götürdü.Gülmümseyip.
"Senin ismin ne? çocuğum..."dedi huzur veren sesle.
Gülmümseyip kadına baktım.
"Benim adım Ava İskoçya kökenli anamlı ise kuş demektir."dedim çok bilmiş gibi.
"Kuş?"dedi baş kalfa.
Hepsi bir birine bakıp söylendiler.
"Benim kızımın ismi Serpildi ona Serpil diyelim..."dedi bir kalfa.
Sorgular gözlerle baktım kadına.
"Yok öyle bir şey adı Dilber olsun çok ta yakışır."dedi bir ağa.
Kaşlarımı çatıp onlara baktım.
"Ben Avayım beni böyle kabul edin!.."dedim.
Evet beni Ava diye çağırdılar.Yemek yapmayı ve temizlikte usta olmuştum. Mutfakta büyüyordum. Mutfak dışına çıkmam yasaktı hepsi mutfağa gelir sırf beni görmek için. Espriler yapar danslar eder saatlerce konuşurdum hepside beni dinlerdi.
Aradan sadece 2 yıl geçmişti 12 yaşına gelmiştim.
Mutfak dışına artık çıkmak istiyorum.sıkılmıştım mutfaktan.Herkesin yoğun olduğu günde acaba çıksam mı? Dedim kendi kendime
İşlerim bittmişti.Kapıyı açtım hızlıca koştum hoşuma gidiyordu.Bana kıymazlar ceza bile vermezler diye düşünüyordum.Sanki Birileri gelmişti saraya herkes telaşla koşuyordu.
Sarayın bahçesi vardı. Bahçede göl vardı. Çok uzun bir göldü. Ağacın arkasına geçtim.
14 yaşlarında bir çocuk vardı. Biri onu bir anda göle itti elimi ağzıma götürdüm çoçuk yüzme bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Ferman
Tarihi Kurgu‼️KİTAP TAMAMEN KURGUDUR. İki farklı hayat. İki farklı dünya. Farklı acı, aynı göz yaşı. Kederin verdiği acımasız hayatlar. 15. yüzyılın kölelik döneminde ülkenin padişahı gözlerini dünyaya yumdu. Her şey Halit Paşa'nın, padişahın oğlunu henüz dört...