1

1.7K 79 39
                                    

Okurken nefesinizi kesecek bir macera sizi bekliyor. İlk romanımla, sizi unutulmaz bir yolculuğa davet ediyorum. Heyecan, gerilim ve merak dolu anların hiç eksik olmadığı bu hikayede, kendinizi karakterlerin yerine koyacak ve olayların akışına kapılacaksınız. İlk sayfadan itibaren sürprizlerle dolu bu romanı mutlaka okumalısınız.😘🪐💕

🪐İYİ OKUMALAR🪐

BİRİNCİ BÖLÜM

Bugün, yine oldukça yoğun bir gün geçiriyordum. On katlı ve 120 odalı bir otelde servis personeli olarak çalışmak, bazen insanın kendine yapabileceği en büyük zorluğa dönüşebilir. Zengin konukların lüks içinde yaşadığı bir ortamda, odalarına binlerce lira ödedikleri ve sürekli yeni isteklerde bulundukları bir yerde çalışmak, gerçekten çetin bir deneyimdi. Üstelik asansörlerin sürekli dolu olması, beni o bitmek bilmeyen merdivenlere mahkum ediyordu; bacaklarımın adeta isyan ettiğini hissediyordum.

Nihayet o an geldi, yemek molası! İçimde küçük bir zafer hissiyle mutfağa koşturdum. Sadece yirmi dakika… Bu süre sanki günü kurtaracakmış gibi göründü gözüme. Arkadaşlarım da oradaydı; herkesin yüzünde aynı yorgunluğun izleri vardı. Kaşlar çatık, omuzlar düşük, bedenler bitap haldeydi.

En yakın arkadaşım Zeynep, otelin restoranında garson olarak çalışıyordu, ve gün içinde enerji dolu gelip gün sonunda adeta zombiye dönüşüyordu. İkimiz de bu tempoya ayak uydurmak için ne kadar çabalasak da, bu lüks oteldeki hizmet verme baskısı gerçekten zorlayıcıydı.

Herkesin gözlerinin içine dikkatle baktığım anlarda, yirmi dakikalık bir süre içinde aceleyle yemeklerini yiyip midelerini doyurmaya çalıştıklarını fark ettim.

Ara sıra, bu hızlı tempoya ve çabalara şahit olduğumda, bazen sadece para kazanmak uğruna çekmediğimiz eziyetlerin kalmadığını düşünüyorum. "Keşke zengin olsam da, tüm çalışanları katı kuralların olmadığı, insanca şartların sağlandığı bir iş yerinde çalıştırabilsem ve hak ettikleri ücreti versem," diye iç geçiriyorum.

Ben bütün bunları düşünürken; Zeynep, yemeğini bitirdikten sonra gözlerini bana yalvaran bir bakışla dikti.

"Eslem, senden bir şey rica edebilir miyim?"

Üstümdeki yorgunluğa rağmen, en yakın arkadaşımın dileğini geri çevirmek istemedim.

"Olur, istediğin şey zor bir şey değilse, elimden geldiğince yardımcı olurum,"

Zeynep'in yorgun yüzü aniden canlandı, sanki içindeki enerjiyi yeniden bulmuş gibiydi. Hemen isteğini açıkladı:

"Çıkmadan önce, mutfaktaki çöpleri arka kapıdan çöp arabasına atmak zorundayız. Bugün bu görevi benim yerime sen yapabilir misin, lütfen?"

O kadar yorgun olmama rağmen, Zeynep'in içten isteğine dayanamadım. Onun için bu basit ama yardımsever jesti yapmayı kabul ettim.

•••

Otelin sessiz koridorlarında 20 dakikalık bir yemek molasından sonra, odaların kapısında hizmet sunma görevim devam ediyordu.

𝗞𝗜𝗦𝗔𝗦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin