27

176 17 95
                                    

Gerilim dolu anların ve büyük yüzleşmelerin yaşanacağı bir bölüm sizleri bekliyor. İyi okumalar 💕

⚡27.BÖLÜM⚡

Şaşkınlıkla gözlerimi kocaman açtım. "Senin ne işin var burada?" diye fısıldadım, sesim titreyip boğuklaştı. Odanın her köşesine göz gezdirdim, çaresizce bir kaçış yolu arıyormuşum gibi. Bana doğru adımlamaya başladığında, kalbim hızlandı, sanki her adımıyla göğsümden çıkacakmış gibi çarpıyordu.

Yüzünde alaycı bir gülümseme belirdi. "Ne işim var?" dedi, sesi alaycıydı ama gözlerinde öfkenin keskin bir parıltısı vardı. "Bir düşüneyim. Suç ortaklarınla gizli mekanınızı görmek istedim," dedi, sözleri içime saplanan birer hançer gibi acıtıyordu.

O an, her şeyin bittiğini anladım. Neden babasıyla değil de tek başına gelmişti? O kısmı hala çözememiştim, ama fark etmezdi artık.

"Biliyorsun," diye fısıldadım, sesim daha da titrek çıkıyordu. Söylemek istediğim kelimeler boğazıma düğümlenmişti.

"Biliyorum," dedi sesini bastırarak, gözlerindeki alevler sanki beni yakacakmış gibi hissettiriyordu. "Bana oynadığın iğrenç oyunu öğrendim," diye devam etti.

Ne diyeceğimi bilemez halde, dudaklarım aralandı ama kelimeler boğazımda düğümlendi. Çaresiz bir şekilde, "Üzgünüm," diye mırıldandım, sesim neredeyse yok gibiydi.

O ise acı bir gülümsemeyle karşılık verdi,"Üzgünsün demek..."

Ardından sesi buz kesmiş, nefesi adeta içime işliyordu. "Benim kadar olamazsın," dedi. O an, dünyamın temellerinden sarsıldığını, yıkıldığını hissettim.

Aniden kolumdan sımsıkı tuttu. Parmakları tenime acımasızca batarken, tırnaklarının derime işlediğini hissettim. "Şimdi benimle geliyorsun," diye fısıldadı, sesi tehditkar ve soğuktu. Gözlerindeki karanlık beni içten içe ürpertiyordu.

Kolumu bir anlık cesaretle çekip kurtarmaya çalıştım. "Hiçbir yere gelmiyorum!" diye çıkıştım, ama sesim ne kadar güçlü görünse de içimdeki korku büyüyordu.

Sert bakışlarını yüzüme dikti, gözlerindeki tehdit her şeyden daha gerçekti. "Geleceksin," dedi, adeta tıslayarak. "Eğer gelmezsen, babama yerinizi söylerim."

Bu sözler başımdan aşağıya dökülen soğuk su gibiydi. Kalbim göğsümde hızla çarpıyor, beynim tehlikeyi bağırıyordu. Bahri'nin burada olduğumuzu öğrenmesi... Merih'e ne yapacağını düşünmek bile istemiyordum. İçimdeki o çaresizlik, beni tüm gücümden yoksun bırakıyordu.

Mecburen, çaresiz bir teslimiyetle onun ardından sürüklendim, her adımımda içimdeki korku büyüyerek beni esir alıyordu.

Ormanın derinliklerine doğru hızla ilerliyorduk. Henüz doğmamış güneşin solgun ışıkları, ağaçların arasında ince bir sis gibi süzülüyordu. Yaprakların hışırtısı, kuşların henüz başlamamış cıvıltılarının sessizliğinde yankılanırken, etraf ürkütücü bir sessizliğe bürünmüştü. İçimde büyüyen huzursuzluk, Çelebi'nin öfkeli adımlarıyla her geçen saniye daha da yoğunlaşıyordu.

Merakla, başımı yana çevirip titrek bir sesle, "Nereye gidiyoruz?" diye sordum.

Cevap vermek için arkasına bile dönmedi. "Sebep olduğun manzarayı görmeye," dedi, sesi öylesine soğuktu ki içimdeki korku dalgası bir anda yükseldi. Çelebi'yi hiç bu kadar öfkeli görmemiştim. Her zaman alaycı, eğlenceli ve biriydi; ama şimdi karanlık bir deniz gibi içindeki fırtınayı gizleyemiyordu.

𝗞𝗜𝗦𝗔𝗦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin