4

997 56 27
                                    

Kalbinizi titretecek bir bölüm! Eslem'in kaderi hırsız çetesinin elinde mi olacak?

🪐4.BÖLÜM🪐

Mutfaktan gelen seslerle gözlerimi açtım. Önce gözlerimi ovaladım, ardından etrafa baktım; sabah olmuştu ve güneş ışınları pencereden içeri yansıyordu. Hemen kanepeden kalkıp mutfağa yöneldim. Kapıya gelir gelmez, şaşırtıcı bir manzarayla karşılaştım: Merih, Eren ve Bahadır, yaptığım pizzayı keyifle yiyorlar ve aynı anda telefonlarından oyun oynuyorlardı.

Gelişimi fark etmemişlerdi. Yalandan öksürerek kendimi fark ettirmeye çalıştım ve aynı anda bana döndüler. Kollarımı göğsümde birleştirerek, "Afiyet olsun, nasıl olmuş?" diye sordum. O anki sessizlik, hem beklenmedik anın şaşkınlığı hem de paylaşılan sıcak bir anın iç içe geçtiği bir atmosfer yarattı.

Eren, şaşkın bir ifadeyle "Bana sakın pizzayı senin yaptığını söyleme," dedi. Onların yanına yaklaştım, dün gece bana yapılan kötü şakaya karşılık vermek için. Ciddi bir ifadeyle, "Evet, ben yaptım. Baktım, sizden kaçarak kurtulamayacağım, o zaman hepinizi zehirleyerek kurtulayım dedim. O yediğiniz pizzanın içine fare zehri koydum. Umarım hastaneye yetişmeden ölürsünüz," diye dilekte bulundum.

Aniden mutfakta oluşan sessizlik, atmosferi elektrik gibi yükseltti. Eren'in şaşkınlığı, Bahadır'ın yüzünde beliren endişe ve benim sakin ifadem arasında bir gerilim hissedildi.

Eren hemen ayağa kalkıp telaşla, "Hayır, bu kadarını yapacak kadar cesur değilsin," dedi. Ona kendimden emin bir şekilde bakarak, "Evi yakan birini bu kadar küçümseme, bence," diye karşılık verdim.

Bahadır aniden ayağa kalkıp kolumu sert bir şekilde tutarak, "Eğer öyle bir şey yaptıysan, seni bu sefer kimse elimden alamaz," dedi. Onun tehditkar tavrından sıkılmıştım; beni kaçırıp hırsız damgası yememe sebep olmuştu. Zaten daha ne kadar kötülük yapabilirdi? Öfkeyle, "Boş tehditlerin artık beni etkilemiyor," dedim.

Bahadır'ın gözlerinde öfke ateşi yanmaya başladı. Kolumu daha fazla sıkarak, "Boş tehditler öyle mi!" diyerek beni sürüklemeye başladı. Ancak Merih hızla yerinden kalkıp buna engel oldu. Kolumu ondan kurtarıp beni arkasına aldı ve Bahadır'a, "Sana bir daha dur demeyeceğim," dedi.

Bu an, odadaki tansiyonu doruğa çıkardı. İkinci bir çatışmanın eşiğinde, gözlerimizdeki çelişkili duygularla birbirimize bakıyorduk.

Bahadır, şaşkın bir şekilde Merih'e "Ne oluyor sana? Bizim tarafımızda olman gerekirken, o kızı koruyorsun?" diye sordu. Merih ciddi bir ifadeyle, "Kimseyi koruduğum yok, sadece yanlış bir şey yapmana engel oluyorum," diye cevap verdi. Bahadır öfkeyle, "Evi yakan o, bizi zehirlemeye çalışan o, ama yanlış yapan ben miyim?" diye sordu.

Merih tam ona cevap vereceği sırada, hemen kendimi savunmaya başladım, "Hem beni kaçıracaksınız, hem karanlık bir odaya kilitleyeceksiniz, ben de öylece hiçbir şey yapmadan duracağım, öyle mi?"

Merih, Bahadır'la olan tartışmamızdan bıkmıştı ve yüksek sesle, "Yeter, ikiniz de susun artık. Kimse kimseyi zehirlemeye çalışmadı, evde fare zehri yok zaten. Evin tamamı da yanmadı, sadece benim odam yandı, onu da halledeceğim. Yeter ki ikiniz de susun," dedi.

Merih'in uyarısının ardından aramızda derin bir sessizlik hakim oldu. Göz temasından kaçınarak, her birimiz kendi düşüncelerimize dalmıştık. Merih mutfak kapısından içeri geçtiğinde, Bahadır'ın suratındaki ifade beni endişelendirdi tekrar bana bulaşmasını istemiyordum, bu yüzden hemen Merih'in peşinden mutfağa doğru ilerledim.

𝗞𝗜𝗦𝗔𝗦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin