6

947 53 66
                                    

Yoğun bir bölüm seni bekliyor. İyi okumalar.😘

🌀6.BÖLÜM🌀

Gözlerimi yavaşça açtığımda, odanın sakin beyaz tavanına uzun süre göz gezdirdim. Bir anlık sersemlik ardından bedenimi yavaşça doğrulttum. Gözlerim etrafı taradığında, kalbim hızla çarptı, çünkü şu anda, annemi kaybetmeden önce birlikte güzel anılar biriktirdiğimiz evdeydim.

Fakat kafamda bir karmaşa vardı; denize atladığım son anılar hala taptazeydi.

Şimdi, burada nasıl bulunduğumu anlamaya çalışmak, üstelik vücudumda hiçbir acı veya yara izi olmaksızın, kafamı allak bullak etmişti. Huzursuzluğun ortasında, geçmişin dalgalarıyla sürüklenirken, içsel bir çalkantıyla dolup taşıyordum.

O an, odanın içindeki sessizliği boğan duygusal bir fırtına gibi geldi. Yüreğim, anıların ve kayıpların kırılgan dengesinde sallanıyordu. İçimde bir tuhaflık vardı, sanki gerçeklikle rüya arasında sıkışmış gibiydim. Geçmişin izleri, odanın duvarlarında yankılanan anılarla birleşti, ve ben, bu beklenmedik zaman yolculuğunda duygusal bir labirente sürüklendim.

Birden içeriden, annemin yumuşak sesiyle sarsıldım, "Esleeem! Hadi kızım, kahvaltı hazır"

O an, bedenim ansızın donup kaldı; çünkü annemin sesini en son 12 yıl önce duymuştum, hem de hiç duymak istemeyeceğim bir şekilde. O çaresiz çığlıkları hâlâ kulağımda yankılanıyordu. Camdan düştüğünü gördüğümde yaşadığım o korkunç anı, zihnimden bir türlü silinmiyordu; sanki geçmişin izleri, her dokunuşta can buluyordu.

Şimdi ise,annem buradaydı; içeriden, bana sevgi dolu sesiyle sesleniyordu, içimdeki geçmişin gölgesiyle karşı karşıya kalmıştım.

Kalbim, geçmişin hayaletlerinden hızla kaçmaya çalışırken, içimde karmaşık bir duygu fırtınası başladı. Annemin yanımda olması için duyduğum hasret, o an daha da keskinleşti. Gözlerimde beliren yaşlar, kayıp anıların ve sevginin yankılarıyla karışarak döküldü.

Annemin çağrısı, geçmişin acı hatıraları arasında bir umut ışığı gibi parlıyordu, ve onun sesiyle dolup taşan kalbim, kayıp bir parçanın yeniden bulunmanın coşkusunu yaşıyordu.

Yavaşça ayağa kalkıp odama göz attım. Oyuncaklarım, hâlâ büyük bir sepetin içinde dolabın köşesinde duruyordu. Eskiciden aldığımız kırık ayna, yatağımın tam karşısında parlıyordu. Gözlerimi aynaya çevirdiğimde, üstümde pijamalarım vardı. Bu anın, gerçek mi yoksa bir rüya mı olduğunu idrak etmekte zorlanıyordum.

Oyuncakların masumiyetiyle karışan kırık aynanın yansıması, geçmişin izlerini hatırlatıyordu. Pijamalarımın sıcaklığı, gerçek dünyayla rüyanın iç içe geçtiği bu anı daha da karmaşık kılıyordu. İdrak etmeye çalıştığım gerçeklik, odamdaki detaylarda gizliydi; rüya mı, yoksa geçmişin bir anı mı, belirsizlik içinde kaybolmuş hissediyordum.

Odadan ayrılıp mutfağa doğru adımlarımı attım. İçeriden yükselen bardak ve tabak sesleri, içimdeki merakı körükledi. Heyecanla mutfağa girdim ve karşılaştığım manzara karşısında adeta şok oldum. Annem, sanki zamanın geriye sarılmışçasına, çocukluğumda hatırladığım o sıcak kahvaltı hazırlığına dalmıştı.

Bir an, gerçekle rüyanın iç içe geçtiği bir zaman tünelinde buldum kendimi. Gözlerimdeki şaşkınlık, yıllar önce kaybettiğim annemin bu an gerçek olduğunu kabullenemeyişinden kaynaklanan bir titremeyle karıştı. Belki de bilinçaltım, özlemlerimin bir yansıması olarak annemi rüyada tekrar görmek istemişti. Ancak farkında değildim; bu anın benim için özel bir armağan olduğunu ve gerçekle rüya arasındaki ince çizginin ne kadar belirsiz olduğunu idrak etmekte zorlanıyordum.

𝗞𝗜𝗦𝗔𝗦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin