Bu sen değilsin!

179 17 12
                                    

"Hallettim, o iş bitti."

Tanıdık ses ve kurt kokusu genzimi yakmaya başladığında gözlerimi aralamaya çalışmıştım. Yine o beyazlarla süslenen odanın içinde olduğumu görmüştüm. Odağımı kaybederken dışarıda ki şenlik seslerini zor güç duyabiliyordum.

"Berkay Savaş Öztürk öldü!"

"Gökay Öztürk, Berkay Savaş Öztürk'ü öldürdü!"

Duyduğum eğlenceli seslerle yerimden kalkmaya çalışmıştım. Ama belden aşağımı hissedemeyerek geri yere kapaklanmıştım. Bağlı olan ellerim çözülmüştü bileklerim de büyülü kelepçelerin izleri hala vardı. Kansızlığım yüzünden bedenimdeki hasarlar iyileşmiyordu.

"Duydunuz mu?"

"Evet Gökay başarmış."

Seslerin hepsi dışarıdan geliyordu. Kendimi zorlayarak yerde sürüklenerek cama doğru ilerledim. Koltuktan tutunarak kalkmaya çalıştığım da kasıklarımda inanılmaz bir ağrı oluşmuştu. İnleyerek yere düştüğüm sırada o keyifli, eğlenceli seslerini tekrar duymaya başlamıştım.

"Turgay ve Gökay başarmış!"

"Yaşasın Kılaç Lordu! Yaşasın Gökay Öztürk!"

Hayır...

Berkay ölmedi bunu yapacak güç sadece bende var ve bunun dışında hiç kimse o güce erişemez! Gözlerim buğulanmaya başladığında ellerimle hızlıca sildim. Ama sildiğim sırada gözüme bileğim çarpmıştı. K-Kurdu... Silinmişti... Bu mümkün olabilir miydi? Gökay onu öldürmüş...Olabilir miydi?

Elimi karnıma götürdüğümde feci bir acı bedenimi sarıp sarmalamaya başlamıştı. Omurgamdan aşağısına sanki milyonlarca mine çiçeğinden yapılmış bıçaklar giriyor gibiydi.

Bulunduğum kapı aralandığında gözlerim yorgun bir şekilde o yöne kaymıştı. Onun gülerek içeriye girdiğini duyduğumda gözlerimi sımsıkı kapattım. Onu görmek istemiyordum, eğlendiği ses tonunu duymak istemiyordum. Özellikle bizleri bu hale getirdiğini kabul etmek istemiyordum.

"Melezciiik?" diye aynı Berkay'ın bana seslendiği şekilde yanıma doğru geldiğinde dudaklarımdan bir hıçkırık kaçmıştı.

"Hadi ama ağlama." Diyerek önüme durduğunu hissedebiliyordum. Gözlerimi aralayıp yüzüne baktığımda ela, mavi karışımı gözlerini görmüştüm. Hizama inerek önümde bağdaş kurdu.

"Sana güzel bir haber vermemi ister misin?" dediğinde cevap bile vermedim. Sadece susup gözlerine baktım çünkü konuşacak ne dermanım vardı ne de takatim.

"Küs müyüz? Ama alınırım." Dediğinde gözleri bedenime kaymıştı.

"Berbat görünüyorsun. Turgay sana ne yaptı?" dediğinde o acılar tekrar bedenimde hissederken ellerim karnımdaki boşluğa doğru ilerlemişti. Dudaklarımdan güçsüz bir hıçkırık kaçtı.

"Onları...Benden aldınız..." dediğimde Gökay'ın kaşları sertçe çatılmıştı. Elini karnıma doğru götüreceği sırada sertçe vurdum.

"Dokunma! İstediğin oldu, mahvettin hepimizi, mutlu musun!" diye bağırdığımda Gökay'ın gözlerinde acıya dair bir iz aradım. Ama saf kötülükten başka hiçbir şey yoktu. Arsızca gülümseyerek önüme gelen saçları geriye doğru itti.

"Berkay öldü." Dediğinde dolu gözlerle ona baktım. Zaman algımı yitirmiştim sanki saatler, dakikalar, saniyeler benim için durmuştu. Nefesim kesilirken başımı iki yana salladım.

"İnanmıyorum. O bizi, beni bırakmaz." Dediğimde omuzlarını indirip kaldırdı.

"O öldü, öldürdüm. Bu acıya alışsan iyi edersin." Diyerek önümden kalkıp giderken gözlerim sırtında gezindi.

Melez Kız ~Son Mühür~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin