Mühür..
Karanlık kurt ve Melezciğin mührü...
Birbirlerine ölümüne düşman iki doğa üstü varlığın kalplerinin mühürlenmesi ve kaderlerini birlikte yazmasına...
O okula sadece insanlardan kaçmak, gizlenmek için gitmiştim. Nereden bilebilirdim ki düşm...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Tarih tekerrürden ibarettir değil mi Alara Firdevs Korel?"
Tanıdık ve mide bulandırıcı ses tonu kulaklarıma iliştiği an melez yüzüm bağımsızlığını ilan etmek için beni zorluyordu. İçimde ki kurt onun vampir kokusunu aldığı an şaha kalkarken yavaşça ona doğru dönmüştüm.
"Tekrar korkak bir köpek gibi kaçtığını düşünmüştüm Turgay." Dediğimde yüzünde ki gülüşü bozacaktı ama son anda toparlayarak sinir bozucu gülüşüne devam etti.
"Beni çok hafife alıyorsun Alara..." diyerek bir adım attığında kendimi hemen atağa geçirdim. Her an saldırabilirdi.
"Ben kaçmam, avımın istediği yere gelebilesi için rol yaparım." Dediğinde sarıya dönen gözlerinin en derinine kadar baktım. Rol yapmıyordu ya da kaçmak için laf kalabalığı da yoktu. Gözleri çevresinde sinsice gezinirken burasının bir tuzak yeri olduğunu anlamıştım.
"Desene kurmuş olduğun tuzak yeri senin ölümün olacak." dediğimde sözlerimden pekte etkilenmiş değildi. Aksine soğukça bakarak bir adım daha atmıştı.
"Sevgilini Gökay'ın eline bırakacak kadar mı gözün döndü?" dediğinde iması karışığında içimde ki korkak kız devreye girmeye yeltenmişti. Ama onu susturarak karşısında dimdik durdum.
"Berkay'ı küçümsemeye devam et bakalım. Ölümün ellerimizin arasında olduğunda bu tavrını yeniden görmek isterim."
"Hayal dünyan çok güzel Alara ama unuttuğun bir şey var." Diyerek geldiğim yola bakmıştı.
"Neymiş o unuttuğum şey?"
"Bahadır'ın üzerinde yaptığım deneyleri biliyorsundur. Yoksa o zehirle hayatta kalmasını bekleyemezdin."
"Eee? Sadede gel!" dediğimde arkasında kalan yolda büyük bir kurt inlemesi duymuştum. Korkumu elimde tutarak o karanlık yola baksam da hiç kimseler yoktu.
"Gökay, Bahadır'ı o deneyler sonucu yönetebiliyor. Bir düşünsene iki yetenekli vampir, Gökay ve Bahadır dörtlüsü ile kocan ne kadar dayanabilir?" dediğinde gözlerim tekrar ona kaymıştı. Bahadır'ı yönetebilirler miydi?
"Tabi beden akışı yapabilen vampirimi de unutmayalım değil mi?"
"Sana kötü bir haberim var Turgay. Ergini en son büyük salonunda öldürdüm." Dediğimde gülüşünü hiç bozmadı aksine katıla, katıla güldü.
"Öldürdüğün kişiyi Ergin olduğuna emin misin? Belki de beden akışı sayesinde sıradan vampirlerimden birisini öldürmüş olabilir misin?" dediğinde gülüşüm bir cam gibi paramparça olmuştu. Bu olabilir miydi? Ergini öldürdüğüme eminim. Hatta onu heykele çevirerek öldürmüştüm. Ama ya beden akışı yüzünden ben başka bir vampiri öldürdüysem?
Berkay'ın kurdunun acı bir şekilde inlediğini duyduğumda o yöne doğru koşmaya başladım. Tam karanlık sokağa gireceğim sırada önümde görünmez bir şey elektrik çarparak geriye doğru savurmuştu. Sırtım büyük taşların oluşturduğu yola sertçe düşerken nefesimi toplamaya çalıştım.
