Ellerimi çocuğun üzerinden çektiğimde Berkay ve Gökay kaşlarını daha da çatmıştı.
Bahadır "Tahmin etmiştim. Peki bu mührü yok edemez miyiz?" dediğinde Gökay gözlerini kısarak mühre baktı.
"Yok edilir ama o zaman daha da vahşileşebilir." Dediğinde Berkay vampiri tutmakta zorlandığından küfür ederek boynunu kırmıştı. Vampir cansız bir şekilde önümüze yığılırken Berkay'ın "Böyle daha iyi, en azından durdu." dediğinde bir yere attığı vampire bir ona bakarak gülmüştüm.
"Gülme melezcik, vampirlere tahammül sınırım hiç yok." Dediğinde Gökay ve Bahadır'ın birbirlerine bakışlarını görmüştüm. Gökay ağzını açacağı sırada Berkay "Sakın Gökay, aklından geçen şeytanın izleri bende de var. Blender gibi ortalığı karıştırma." dediğinde üçümüzde gülmeye başlamıştık.
Bahadır gülmesini dindirerek yere kapaklanan vampiri hafifçe ayağının ucuyla iterek "Uyanmadan şunu zincirleyelim. Yoksa elimizden kaçabilir." Dediğinde başımı salladım.
"Haklısın birazdan kemikleri iyileşir." Dediğimde Gökay yanımdan geçerek duvarlara asılan zincirleri almıştı. Berkay sağında bulunan çekmeceyi açtığında mine çiçeklerini görmemle burnumun direği sızlamıştı. Elimle burnunu kapatarak "Ben buradan çıktığımda onu sür." Dediğimde üçü tekrar gülmüştü. Neden güldüklerini sormayacağım çünkü burnumu kapattığım için sesim çok komik çıkmıştı.
"Hadi yukarı çık güzelim." Dediğinde başımı sallayarak merdivenlere doğru yürümeye başladım. Arkama baktığımda Bahadır ve Gökay genç vampiri kaçamayacak bir şekilde zincirlerle bağlarken Berkay elinde ki mine çiçeğin özlerini zincirlere ve vampirin derisine sürüyordu. Bu onu daha da zayıf kılacaktı.
Onlara daha fazla bakmayarak üst kata çıktım. Salona geçtiğimde Egemen bir koltukta duruyordu. Deniz bir koltukta telefonuyla oynuyordu.
"Plan ne yavru kuş"
Bahadır'ın sesini duyduğumda vampirle işlerini bitirdiklerini anlamıştım. Bahadır karşıma geçip otururken Gökay duvara yaslanmış bir şekilde bize bakıyordu. Berkay'sa ortalarda gözükmüyordu.
"Öncelikle Berkay nerede?" dediğimde Bahadır gülerek lacivert gözlerini kıstı.
"Süper zekâ kocan benimle didişirken üzerine mine çiçeğini döktü. Tek vampir değil o da artık mine çiçeği kokuyor." Dediğinde yüzümü buruşturdum. Kurt olduğu için canı yanmamıştı ama o koku ile yanıma gelirse inanılmaz derece de katlanılmaz olurdu.
Gökay, Bahadır'a hak verip gülerek "Üst kata çıktı duş alıyor. Şimdi planında bizlere düşen yeri söyle bakalım melez kız." Diyerek sözlerini devam ettirdiğinde gözlerim dörtlünün üzerinde gezindi.
"Ama sevmeyeceğiniz bir göreviniz var." Dediğimde Bahadır lacivert gözlerinde yıldırımların dansını sürdürürken "Sevmesek de bunu yapmak zorundayız. Onlar değilse de ben zorundayım. Lord seni istiyor ve buna asla izin vermem." Dediğinde imalı sesi omurgamdan aşağı sıcak bir ürperti inmişti. Bana karşı olan sevgisini biliyordum ama bu şekilde imalar yapması kendi hayatına mâl olacaktı. İyi ki Berkay burada değildi yoksa ikinci bir kavga çıkabilirdi.
"Bunu duyduğuma sevindim. O zaman Bahadır aşağıda ki vampiri sen eğiteceksin." Dediğimde yüzünde ona ait olan gülüş takılı kalırken Egemen ve Deniz gülmeye başlamıştı.
Egemen "Hah hadi yap da görelim görkemli alfamız." Dediğinde Bahadır omzunun üzerinden ona öyle bir bakış atmıştı ki Egemenin gülüşü son buldu.
Deniz "Hiç öyle bakma zorundayız lafını söyledin. Al sana görev gibi görev Bahadır Akın." Dediğinde Bahadır gözlerini kısarak ikisine bakarken Gökay'ın da güldüğünü duymuştum. Ama o gülüşü Deniz'in ve Egemenin inlemeleri bastırmıştı. İkisine baktığımda karınlarını tutarak öne eğilmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez Kız ~Son Mühür~
VampirMühür.. Karanlık kurt ve Melezciğin mührü... Birbirlerine ölümüne düşman iki doğa üstü varlığın kalplerinin mühürlenmesi ve kaderlerini birlikte yazmasına... O okula sadece insanlardan kaçmak, gizlenmek için gitmiştim. Nereden bilebilirdim ki düşm...