Gözlerim yerinden çıkacakmış gibi aralanırken bahçenin içi tamamen sessizleşmişti. Ela gözleri gülerek yüzümüzde gezinirken ben ve Tunç tepkisiz ona bakıyorduk.
"Hey beni özlemediniz mi?" diyerek yüzünü hafifçe buruştururken gözlerim ev ile onun arasında mekik okuyordu.
"Ama alınırım. Hey Alara düğünden sonra aramıza çetin rüzgarlar mı girdi kızım?" dediğinde elimle onu gösterdim.
"K-Kuzey sen misin?" dediğimde tek kaşını kaldırarak eli ile bedenini göstermişti.
"Ta kendisiyim. Ama cidden alınmaya başlıyorum. Ben geri döndüm, üzerine bir parti kurarsınız sanmıştım." Dediğinde gözlerim Tunç'a kaymıştı. Aynı benim gibi bakıyordu. Eğer Kuzey yeni gelmişse başından beri bizlerle olan kimdi?
"Berkay!" diye vampir hızımla eve doğru koştuğumda içeriden büyük bir ses kopmuştu. Ev aniden alev almaya başladığında içeriye girmeye çalışsam da birisi beni evden uzaklaştırmıştı. Bu koku Tunç'un kokusuydu.
"Berkay!" diye var gücümle evin içine doğru bağırdığımda Çiğdem ve Gökay'ın öksürük seslerini duyabiliyordum. Derimin yanmaya başladığını hissettiğim an kurt boğan bombası atıldığını yeni anlamıştım.
"Berkay! Tunç bırak beni, Berkay'ın sesini duyamıyorum." Diyerek elinden kurtulmaya çalışsam da çok sıkı tutuyordu.
Tunç "Çiğdem ne durumdasınız!" diye içeriye doğru bağırdığında onların sesi bile çok kısık duyuluyordu.
"T-Tunç arka kapı..." dediğinde Tunç'un elinden kurtulup arka bahçeye doğru koşmaya başladım. Gökay annesini tutarak dışarıya çıkartırken evin yanan tahtaları bir, bir arkalarından düşüyordu.
Tunç, Çiğdem ve Gökay'la ilgilenirken gözlerim yanan evin içinde geziniyordu. Onlara baktığımda derileri pütür, pütür kabarcık olmuştu. Gökay kendisini büyü ile iyileştirmeye çalışırken Tunç'ta Çiğdeme büyü yapıyordu. Berkay hala çıkmamıştı.
Kuzey "Abi!" diye bağırırken Gökay'ın sesleriyle karışmıştı.
Gözlerim yanan evin içinde gezindi. Böyle durup bekleyemezdim! Duvarlar düşecek gibi duruyordu. Zamanım azalırken hiç düşünmeyerek kendimi evin içine vampir hızımla atmıştım.
"Alara!"
Tunç ve Kuzey'in seslerini duysam da artık içeriye girmiştim. Burası bildiğin okulun patlama anına dönmüştü. Kurt boğanın kokusu gittikçe artıp derimi yaksa da önemsemedim. Onu bulmam lazımdı.
"Berkay! Neredesin!" diyerek var gücümle bağırsam da dumanlar ve kurt boğan sesimi keserek beni öksürük krizine sokmuştu. Tişörtümle ağzımı ve burnumu kapatarak evin içinde gezinmeye başladım.
Kokusunu almaya çalışıyordum fakat kurt boğan özü buna izin vermiyordu. Dengemi kaybedeceğim sırada ellerimi duvara sabitlemiştim. Gözlerim kızarmaya başlayan cildime kaydığında bombanın etkileri gittikçe arttığını görmüştüm. Derim sanki sıcak suyun içine atılmış gibi yanıyordu ama duramazdım. Onu bulmak zorundaydım!
Berkay'ın kokusunu alamıyordum. Onu hissedemiyordum. Sanki kurdu bir anda liderliğini bırakmış gibiydi.
"Melez Kız..."
Onun sesini duyduğumda gözlerim Amerikan mutfağına kaymıştı. Görünürde hiç kimse yoktu ama onun sesini duyabiliyordum.
"Berkay!" diyerek zorla da olsa adını söylediğimde inlemeli sesiyle o yöne doğru koşmaya başladım. Mutfağın içine girdiğimde yerde baygın bir şekilde bulmuştum. Hizasına inerek yüzüne hafifçe vurmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez Kız ~Son Mühür~
VampirMühür.. Karanlık kurt ve Melezciğin mührü... Birbirlerine ölümüne düşman iki doğa üstü varlığın kalplerinin mühürlenmesi ve kaderlerini birlikte yazmasına... O okula sadece insanlardan kaçmak, gizlenmek için gitmiştim. Nereden bilebilirdim ki düşm...