Zaman akrebin belini kırmıştı ve kendini durdurmuştu. Akmaz olmuştu. Ela gözlerinde ormanını ateşleri cirit atarken suskunluğu her an patlayacak olan volkanik bir yanardağı gibiydi.
"Berkay..." diyerek konuşmaya başladığımda gözlerini yüzümden çekip ona çevirdi.
" Sağ ol." Diyerek elini uzattığında gözlerim ikisi arasında gidip gelirken Bahadır uzatılan eli tutarak hafifçe sıktı.
" Ne demek," diyerek yanımdan geçip içeriye girdiğinde bakışlarım geri Berkay'a kaymıştı. Kapıdan çekilerek "Geç bakalım kaçak melez." Dediğinde dudağımın içini dişleyerek adımlarımı devreye soktum.
Merdivenlere çıkacağım sırada Berkay "Salona geç," diye karanlık bir sesle bana ilk kez emir vermişti. Merdivenlerde durup ona baktığımda düşmanı olsam öldürecekmiş gibi öfkeyle bakıyordu.
Peki, ona haber vermeden gittiğim için sinirliydi. Ve ona hak veriyordum bu yüzden sesimi çıkartmayarak salona geçmiştim. Berkay karşısında ki tekli koltuğa oturmamı işaret ettiğinde yine suskunluğumu korudum.
Koltuğa oturduğumda Gökay, Berkay ve Bahadır tam karşıma geçmişti. Ve üçü de bana kötü, kötü bakıyorlardı.
"Daha fazla öyle bakacak mısınız?" diyerek rahatsızlığımı bildirdiğimde Berkay kaşlarını daha çok çattı.
"Nasıl bakmamızı beklersin Alara?"
Sesi katı ve sinirliydi. Üstelik bakışları şu zamana kadar gördüğüm en rahatsız edici ormanlara sahipti.
"Tamam, size haber vermeden çıktım. Ama Ege'nin sesini öyle duyunca kendimi tutamadım." Diye kendimi açıkladığımda Berkay sinirle güldü.
"Haber vermek zorundasın!" diye bağırdığında yerimden sıçramıştım. Bu kadar ani tepkiler beklemiyordum. Gökay aramızda oluşacak olan gerginliği önceden görmüş gibi elini ikizinin omzuna hafifçe vurdu.
"Berkay sakin olmaya ne dersin?"
"Olamam! Ben burada onun bir dakika bile nefessiz kalacağını düşünerek tetikte beklerken o kendini umursamayarak tehlikenin içine gidiyor." Diyerek gözlerini üzerime çevirdiğinde hatamı çok net bir şekilde anlamıştım.
"Eğer o sesi zihninde duysaydın, bana bu şekilde bağırmazdın!" diyerek yerimden kalktığımda gözlerini ölümü andırarak kısıp gözlerime baktı.
"Bana söyleyebilirdin değil mi? Bahadır seni görüp bizlere seslenmeseydi neler olacağını hiç düşündün mü?" dediğinde bu ihtimali hiç düşünmemiştim.
Bahadır "Tamam üzerine gitme. Ege'nin acılı sesini duyduğundan fırladı gitti. Amaçları da zaten buydu." diyerek lacivert gözleri ile beni kınadığında gerçekten sorumsuz bir şekilde davrandığımı anlamıştım.
"Bahadır peşinde takılmasa seni benden alabilirlerdi." Dediğinde sesinde ki sinir kendini endişeye bırakmıştı.
Bahadır "Bir meleze öyle saldıramazlardı." Dediğinde Gökay başını salladı.
"Bahadır haklı, bizim Alara'yı nasıl aldığımızı hatırlasana ilk seni indirmiştik..." diyerek gözlerini ikizine çevirdi. "Eğer Alara'yı o şehre almak istiyorlarsa ilk üçümüzü indireceklerdir. Çünkü onu koruyan en iyi üçlü bu evde duruyor." Dediğinde Berkay gözlerini üzerime çevirdi. İşaret parmağını sallayarak;
"Bir daha benden habersiz adım atmayacaksın." Dediğinde sinirle güldüm. Berkay gülüşüme bakarak "Eğer bu tekrarlanırsa seni kendime bağlarım Alara ve bağlanmaktan nefret ettiğini biliyorum." Dediğine gülüşüm yüzümde solmuştu. İnanmayarak;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez Kız ~Son Mühür~
VampiroMühür.. Karanlık kurt ve Melezciğin mührü... Birbirlerine ölümüne düşman iki doğa üstü varlığın kalplerinin mühürlenmesi ve kaderlerini birlikte yazmasına... O okula sadece insanlardan kaçmak, gizlenmek için gitmiştim. Nereden bilebilirdim ki düşm...