Yan Yanaymışız Gibi..

97 7 4
                                    

Kucağımda uyudu...

"Şimdi ben, kayıp..." Dinlediğim şarkı, kendini kaybetmiş bir adamı anlatıyor. Sadece kendini değil, sahip olduğuner şeyi ve herkesi kaybetmiş bir adam. Her şeyden öylesine vazgeçmiş ki kendini en usta zalimin bile ellerine bırakmaya hazır bir adamı anlatıyor. En sonunda şöyle diyor, "Vardır elbet bir çıkılacak yol."

Bu satırları yazdığım günü hatırlıyorum. Yaklaşık üç hafta önce yazmıştım. Muhtemelen Tanjiro bunları yazdığım an okumuştu. Acaba ne düşünmüştü? Telefonumu elime
aldım, mesajlaşmalara girdim ve Tanjiro‟ya yazdığım ama hala ona ulaşmayan o mesaja baktım. Telefonun kapanmasının üzerinden yaklaşık üç saat geçmişti fakat Tanjiro‟dan haber yoktu. Odamda oturmuâ kafayı yiyordum. Bu kafayı yeme türü, kafayı yemelerin en büyüğüdür! Bilirsiniz, odanızda tek başınıza oturur öylece kafayı
yersiniz. Anlatacak kimseniz yoktur. Çünkü anlayacak kimseniz yoktur. Yatağımdan kalktım, odanın içinde
biraz gezindim. Cama çıktım, ayın hemen yanındaki Venüs‟e göz attım. Ay oradaydı, Venüs ordaydı, ben
buradaydım ama Tanjiro olması gereken yerde, burada değildi. İç sıkıntımı büyüterek girdim içeri. Yatağıma geri döndüm. Odanın ışığını kısıp olabildiğince loş bir hale getirip yatağımın içine perişan bir halde çöktüm. Sığındım. Yatağıma sığındım. Kendimi her kötü hissettiğimde bunu yaparım. Yorganıma sıkıca sarılır,
öylece karanlıkta oturur kendimi kötü hislerden koruma görevini yatağıma veririm. Ona sığınırım...

Odamın loş ışığı, içimin karanlığı, birdenbire telefonumun titremesiyle aydınlandı. Telaşla telefonu öyle bir kaptım ki neredeyse yere düşüyordu!

"Gelmemeye Giden Adam Tanjiro‟dan Bir Yeni Mesaj"

Evet diye bağırmak istedim odamın içinde EVET! Mesaj attı! Bana mesaj attı! Cama çıkıp çığlık atmak
istiyorum. Ufak bir kahkaha attım daha mesajı açmadan. Şu geldiğim hale bakın, mesaj geliyor ve delirmiş gibi gülüyorum.

"İnanamayacaksın ama telefon elimden düştü. Saatlerdir açmaya çalışıyorum. Şimdi de ekran görüntüsü gidip geliyor, umarım kapanmaz." Kaşlarımı çattım.
Telefonda duyulan kırılan kapı sesi neydi peki? Yalan mı söylüyor?

"Çok büyük bir ses duydum... Korktum senin için..."

Çevrimiçi... Yazıyor... Çevrimiçi... Yazıyor...

"Muhtemelen telefonun düşme sesi sana farklı bir ses gibi geldi Eee, neler yaptın yokluğumda? Özlemişsin
sanırım." Şüphelerim ve endişem yerlerini terk etmemesine rağmen yüzümde buruk bir gülümseme
oluştu.

"Eh, boş boş durdum. Şuna bak, iki haftada hayatımın tamamına dönmüşsün. Seninle mesajlaşmayınca yapacak bir şey bulamıyorum."

"Ben de saatlerdir telefonu açabilmek için insanüstü bir çaba gösteriyorum. Bundan iki hafta önce telefonum
bozulsa umurumda olmazdı. Ama şimdi o telefonun içinde çok değerli bir şey var..." Anlamayarak kaşlarımı çattım.

"Ne var?"

"Sen varsın..." Yüzümdeki buruk gülümseme donakalırken öylece ekranı izledim. Tanjiro‟ya karşı
hislerim, düşüncelerim, hayatımdaki yeri sabit olmayan bir şekilde her mesajında değişiyordu. Hepsinde daha çok büyüyordu yeri, her cümlesinde artıyordu hayatımdaki
kapasitesi. Bu şekilde nereye gidiyorduk bilmiyordum.
Tek bildiğim her şeyimi anlatabileceğim bir arkadaş
bulduğumdu, oysa o arkadaşı hiç bulamamış sayılırdım benden binlerce kilometre uzaktayken. Söylesenize, elinizi uzattığınızda dokunamayacağınızı bildiğiniz bir
insanı hayatınıza alır mıydınız? Bunu kendinize yapar mıydınız? Çünkü bağlılığım öylesine artıyordu ki elimi ekranın içine sokmak, ona dokunmak istiyordum kurduğu her cümlede. Her şeyden öte, şu an içimde çok büyük bir his vardı. Telefonun o sesle kapanışı, Tanjiro'nun saatlerce
ortada olmayışı, geldiğinde söylediği bahaneler... Sanki çok kötü şeyler yaşamış, gelmiş de bana yalan dolan
açıklamalar yapıyor gibiydi. Aslına bakarsanız en başından beri her konuşmamızda bunu seziyordum. Sanki bir savaşın ortasında benimle konuşuyor, ara ara cepheye koşuyor gibiydi. Benden sakladığı ne vardı hayatında, bilmiyordum. Tek bildiğim pek de iyi bir dünyanın ortasında olmadığıydı.

3391 KİLOMETRE {•TANZEN•}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin