Söz...

77 8 18
                                    

Tanjiro sözü.

"Tanjiro... Oğlum bunun ne kadar tehlikeli olduğunu biliyorsun değil mi? Saatlerdir dil döküyoruz sana."

"Biliyorum baba, ama şu an başıma gelebilecek hiçbir şey umurumda değil. Aylarımı o evde, tek başıma
geçirdim. Hiçbiriniz yoktunuz ve sizden başka kimsem de yoktu bu dünyada. O evde, o odada tek başıma kafayı yemek üzereyken Zenitsu girdi hayatıma. O olmasaydı kafayı yemiştim ben..."

Tanjiro'nun gözleri bana kayarken sıkıntıyla alt dudağımı ısırdım, bana öyle derin bakıyordu ki bakışları bana
büyük bir teşekkürdü sanki.

"Baban haklı." diye mırıldandım bir anda, "Dün akşam bir anda kendimi çok kötü hissedip o eve gitmek
istediğimi söyledim. Ama bekleyebilirim, bileğim iyileştiğinde tek başıma gidebilirim! Senin benimle gelmen çok tehlikeli." Tanjiro inatla başını salladı.

"Seni o eve götüreceğim Zenitsu."

İnadından vazgeçmeyeceğini adım gibi biliyordum. Ve şu an kendimi delicesine suçlu hissediyordum. Ona bu dileğimi hiç ama hiç söylememeliydim. Bu evden adım atmasına sebep olacak bir şeyi ondan nasıl isterdim.

"Abi bırak biz götürelim ya, vallahi ben götüreceğim kapısına kadar, söz veriyorum." Tanjiro'nun kardeşi Taeko söze girdiğinde kendimi çok daha kötü hissettim. Bu kadar ısrarcı olduklarına göre Tanjiro'nun başı gerçekten büyük bir beladaydı.

"Taeko... Ben bu çocuğu evine götüreceğim." dediğinde yüzüne hayranlıkla baktım, beni bu kadar seviyor olabilir miydi gerçekten?

"Sonra geri getireceğim. Kendi ellerimle götürüp kendi ellerimle getireceğim. Ve içim rahat bir şekilde Fransa'ya döneceğim. Başıma hiçbir şey gelmeyecek, hakkımda yakalama kararı yok, kimse benden şüphelenmiyor bile. Sizden aylar sonra ilk kez bir şey istiyorum."

"Tamam, biz de gelelim. Arabayı sen kullanma, ben kullanayım. Nasıl plan?" Tanjiro gözlerini devirdi.

"Bu konuda daha fazla konuşmak istemiyorum. Başımıza hiçbir şey gelmeyecek. Bana bir araba ayarlayın, bir an önce yola çıkıp akşam orada olalım. Sabah da yola çıkıp buraya geri döneceğiz. Bu kadar basit. Hiçbir şey olmayacak, korkmayın." Babası ve Taeko sıkıntıyla birbirlerine baktıklarında ne dersem diyeyim Tanjiro'nun artık kararından dönmeyeceğini biliyordum. Sabahtan beri evdeki herkes Tanjiro'yu bu kararından vazgeçirmeye çalışıyordu ve bu olayın tek suçlusu bendim. Dün akşam o kadar güzel bir aile ortamındaydım ki bir anda kendimi tutamayıp evimi özlediğimi, oraya gitmek istediğimi söyleyivermiştim. Tanjiro'nun bunu hemen kabullenip gerçekleştirmek için adım atacağını bile düşünmemiştim. Ama o öyle bir insandı ki canım üzüm çekti desem beni alıp Bozcaada'ya götürür üzüm bağlarının ortasında bırakırdı. Üstelik ben ona göre çok önemli bir cümle kurmuştum. Aylardır annesinden babasından evinden bahsetmekten kaçabildiği kadar kaçan ben sadece ona içimi dökmüştüm ve evime gitmek istediğimi sadece ona söylemiştim... Öyle bir ruhu vardı ki, ben o cümleyi kurduğumdan beri evsiz kalmış beni evime kavuşturmak için içten içe deliriyordu, biliyordum.

Sadece yarım saat sonra kendimi tüm ev ahalisiyle birlikte Tanjiro'ya ayarladıkları arabanın önünde buldum. Ciddi ciddi gidiyorduk, yola çıkıyorduk. İçim korku ve endişeyle kaplıydı.

"Oğlum, çok dikkat edin. Bir şey olursa hemen Taeko'yu ara!" Annesi korkudan ağlamak üzereydi. Tekerlekli sandalyemde oturmuş bir annesine bir Tanjiro'ya bakıyordum. Tanjiro asla ve asla kararından vazgeçmeyecek bir inatla başı dik bir şekilde tüm ailesiyle vedalaştı.

"Oğlum, bu deli oğlana dikkat et tamam mı?" Annesi gözleri yaşlar içinde bana sarılırken çok korkuyordum. Benim yüzümden aylardır kendini hapsettiği o gizli hayattan dışarı adım atıyordu. Çelik yeleğini çıkarmış da kurşunların önüne doğru koşuyormuş gibi hissediyordum. Üstelik benim için, sadece ve sadece benim için.

3391 KİLOMETRE {•TANZEN•}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin