Sana Aşığım

99 7 8
                                    

Şaka şaka...

Ne kadar kötü günler geçirdin, unuttun mu? Ne kadar çok ağladın, hatırlamıyor musun? Ne kadar üzüldü kalbin, ne kadar titredi ellerin, ne kadar çok gözyaşı tükettin, anımsamıyor musun? Sen ki o küçücük bedeninde dünyalar kadar büyük savaşlar verdin. Bazen yorganının altında kimse seni duymasın diye sessizce ağladın, ama bazen de zaten seni ağlarken duyacak kimsen bile yoktu. Sen buna rağmen yine de sessizce ağladın, uzaktan bir yerden geçen olur da bir ihtimal seni duyar diye. Sen hep sessizce ağladın, sessizce bağırdın, sessizce yakındın. Çünkü verdiğin tüm o savaşlara
rağmen o kadar güzel bir kalbin var ki seni ağlarken kimse duymasın istedin... Ama emin ol, ne kadar sessizce ağlarsan ağla bir gün biri senin sesini duyacak. Gözyaşlarını silmek için kendini hapsettiğin karanlığa elini uzatacak, o el senin yüzünü bulacak, gözyaşlarını
silecek. Çünkü senin öyle güzel bir ruhun var ki şunu unutma, güzel ruhlar asla yalnız kalmaz... Güzel ruhlar her daim birbirini bulur.

“Dur!” dedim Tanjiro'ya tam kapıdan çıkarken, kaşlarını çatarak baktı bana. Tam kapıyı kapatırken elini tuttum, kapıyı yavaşça geri doğru ittim. Evin içine geri girdiğimde öylece bana bakakaldı.

“Burada kalmaya mı karar verdin?” Peşimden gelirken gülerek odasına girdim.

“Aynen! Sana kaçıyorum Tanjiro, acilen nikah kıymamız lazım.” Güldüğünü duyduğum sırada kıyafet dolabının kapağını açtım. Kıyafetlerine bakarken Tanjiro odasının kapısına yaslandı. Ne yapacağımı anlamış gibi
konuşmaya başladı.

“Yeşil sana çok yakışır, askılıkta üçüncü sıradaki yeşil tişörtümü al.” Gülerek ona döndüm, evet, dolabından kendime saklamak için bir tişört alacaktım. Ve bunu
anlamıştı. O etkileyici yüzüne güldükten sonra dolaptan yeşil tişörtü aldım, burnuma götürdüm. Ama tişört yeni yıkanmıştı ve güzel bir deterjan kokusuyla kaplıydı. Oysa
ben Tanjiro'nun  kokusunu güzel bir deterjan kokusuna da dünyanın en güzel parfüm kokusuna da tercih ederdim.

Elimde yeşil tişörtle Tanjiro'ya doğru döndüm. Ona doğru iki adım attım. Ve o an Tanjiro'nun  beklemediği bir şey yaptım. Yeşil tişörtü omzuma attım ve birden ellerimle Tanjiro'nun  üzerindeki mavi tişörtü alttan tuttum.  Tanjiro çatılı kaşlarla ne yaptığımı anlamaya çalışır gibi bakarken
tişörtünü yukarı doğru kaldırdım, evet, tişörtünü üzerinden çıkarıyordum. Hiçbir şey sormadan, ama aynı zamanda hiçbir şey anlamadan bana teslim olmuş gibi
kollarını kaldırdı Tanjiro. Tişörtünü yavaş yavaş yukarı kaldırdım ve bedenini çıplak bırakırken tişörtünü
üstünden çıkarıp aldım.

“Bana mavi daha çok yakışır.” diye mırıldandım,

“Sana da yeşil.” O an birbirimize o kadar yakındık ve Tanjiro'nun  çıplak omuzları o kadar genişti ki kalbim pır pır atıyordu. Elimi kaldırdım, dayanamayıp çıplak bedeninin
üzerinden kalbine dokundum. Elimin altındaki kalbi çıkacak kadar hızlı atıyordu. Gözlerim gözlerine kaydı.

“Kalbin...” dedim yavaş yavaş, “Çok hızlı atıyor.”

Yüzüme etkileyici ve haz alır bir ifadeyle ağır ağır baktı, elini kalbinin üzerindeki elime koydu, birden bana kalp krizi geçirtmek ister gibi alnını alnıma dayadı ve fısıldadı.

“Biraz daha hızlandırmak ister misin?” Dudakları dudaklarımı bulduğunda eliyle belimi sardı. Vücudum vücuduna değdiğinde dudaklarım dudaklarına değiyor,
uzaklaşıyor ve tekrar değiyordu. Yüzüm alev almak üzereydi, dizlerim öyle çok titriyordu ki neredeyse yere
yığılıp kalacaktım. Tam kendimi öpüşmeye kaptırmış ellerimi Tanjiro'nun  boynuna doluyordum ki birden dudaklarını çekti. Sık sık nefesler alarak alnını alnıma dayadı.

3391 KİLOMETRE {•TANZEN•}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin