Yedi Ay

146 12 12
                                    

Seni duymam için ses tonunu bilmeme gerek yok.

Yazmak ve yazmamak. İşte bütün mesele bu. Uyandım, hazırlandım, okula gittim, sırama oturdum,
dersler bir bir geçiyor ve ben telefon elimde sadece ona yazıp yazmayacağıma karar vermeye çalışıyorum. "Yarın sabah yazacaksın." Cümlesi çok netti. Ve haklıydı da yazacaktım. Ama ne zaman? Şu an uyuyor mudur
bilmiyorum mesela. Orada saat kaçtır bilmiyorum. İşi var mıdır bilmiyorum ya da okula gidiyor mudur, bilmiyorum. Çok zor. Bu kadar kısa bir süre önce tanıştığım, çok az konuştuğum ve benimle aynı yerde
oturmayı bırak bana yakın bile oturmayan bir insana mesaj atmamın zamanını belirlemem çok zor. Hem ne yazabilirim ki? Nasıl günaydın denmesinden hoşlanır?

Sıranın altından telefonumu açtım ve Coğrafya hocama göstermeden Whatsapp sayfasına girdim. Önce durumuna baktım, durumunda "Hiç kimse bir yeri geri dönmek
üzere terk etmez." yazıyordu. Bu, onda görmeye şimdiden aşina olduğum bir cümleydi. Durum kısmından çıktığım gibi sohbet sayfasına girdim. Ne yazsam?
Günaydın nasıl yazılıyordu?

"Günaydın." Sildim. Öyle günaydın mı yazılır? Trip atar gibi. Nokta koymayayım. Ama nokta koymasam da bir garip olur.

"Günaydınlar!" Yuh! Sil sil. Seda Sayanın program başlangıcı gibi oldu. O kadar uzun zamandır kimseye
günaydın mesajı atmıyorum ki nasıl günaydın yazıldığını unuttum.

"Günaymış :)" Bakın bu en ilginci işte. Sanki günün aydığını başkasından duymuşum da haberi olsun diye
mesaj atıyormuşum gibi. Tamam oğlum, sakin ol. Alt tarafı bir günaydın mesajı. Ama nasıl yazacağım? Soğuk yazsam olmaz, sıcak yazsam olmaz. Sadece ismini ve yaşadığı yeri bildiğim bir insana yazacağım mesajı bu kadar uzun düşünmemeliyim. Yazayım gitsin. Hadi Zenitsu. Hadi oğlum.

"Günaydın Tanjiro, gerçi orada saat kaç bilmiyorum, uyuyor da olabilirsin :)" Gönderdim. Ciddi ciddi gönderdim. Yüzümde garip bir korku oluştu şu an. Yüzümü görseniz telefonumdan cinayete tanık olduğumu düşünebilirsiniz. Yutkundum ve kendimi toparlamaya çalıştım. Acaba biri şu an yüz ifademi görüyor mu? En arka sırada, en köşedeyim. Tek başıma oturuyorum, bu yüzden çoğunluk beni göremiyor. Ki görebilseler de bana bakmazlar. Ama yine de o ifadeyi yüzümde yakalayan biri olursa çok utanırım. Resmen korkudan kaskatı kesildim. Neden korktuğumu sorsalar ne derim? Yeni tanıştığım bir çocuğa günaydın mesajı attım da vereceği
cevaptan korkuyorum. Saçma.

Telefon elimde titreyince şok içinde bacağım, dizime çekiçle vurulmuş gibi hareket etti ve sıraya çarptı.

"Ah..." Sessizce sızlanıp yüzümü buruşturduğum sırada sınıfta bir sessizlik olduğunu ve birkaç kişinin
bana döndüğünü hissettim. Başımı ağır ağır kaldırdığımda sınıfın çoğunluğu ve Coğrafya hocam bana
kilitlenmişlerdi. Çok iyi. Ne olacak şimdi?

"İyi misin oğlum?" İsmimi bile bilmiyor. Bilemez ki nereden bilecek, okuldaki hiç kimse beni görmeden okulu bitirmek için çabalıyorum resmen.

"İyiyim." Yüzümü saklayarak konuştum ve yavaşça başımı eğip boğazımı temizledim. Sadece birkaç saniye daha beni izlediler. Amaçları neydi bilmiyorum ama kendi işlerine döndükleri anda derin bir nefes alıp
telefonumu sıranın altında bir kez daha açtım ve gelen mesaja baktım.

Gelmemeye Giden Adam Tanjiro‟dan 1 Yeni Mesaj...

"Uyuyordum, telefona bildirim gelince uyandım. Günaydın Zenitsu."

Telaşa kapıldım bir an. Benim
mesajımla mı uyanmıştı? Mesajımla uyandırmıştım onu. Şaka gibi. Birini mesaj atarak uyandırdım. Kötü bir şey bu! Keşke mesaj atmasaydım. Çocuk uykusundan oldu resmen. Özür mü dilesem? Kahretsin ya ne diye günaydın mesajı atarsın ki aptal, çocuğu uyandırdın!

3391 KİLOMETRE {•TANZEN•}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin