İyi Ki Doğdun

94 8 20
                                    

Tanjiro Zenitsu'suz bir hiçti... Beni hiç olmaktan kurtardın.

İnsan, acısının içinde bir gece geçirir mi? Bu ev benim içimdeki acının büyüyüp dışıma sarılmış hali. Tanjiro ise benim bu acının üstüme yıktığı karanlığın içinde hayatta kalabilmem için yanımda taşıdığım bir ışık... Ve ben sanırım acımın içinde bir gece değil bir ömür geçireceğim bundan sonra. Tanjiro yanımda olduğu sürece karanlıkta kalmayacağım, peki ya bir gün o da giderse? Bir gün ben yapayalnız kalırsam ve o karanlık beni komple ele geçirirse? O zaman içimle tanışacağım... İnsan sadece karanlıkta kaldığında kendini görebiliyor. İnsan sadece karanlıkta kaldığı zaman kendisiyle tanışıyor.

Yorganların altında, ışığı kapalı odaların içinde, göz kapaklarımızın ardındaki karanlıkta... Kendimizle hep karanlıkta tanışıyoruz. Çünkü içimiz yalnızca sesler sustuğunda bizimle konuşuyor. Yalnızca ışıklar kapandığında bize elini uzatıyor... Şimdi gözlerinizi kapatın, içinizden 10'a kadar sayın... Ve kendinizi hissedin, içinizdekini hissedin, ruhunuzu hissedin, kendinizi selamlayın, kendinize merhaba deyin...

Bir...

İki...

Üç...

Dört...

Beş...

Altı...

Yedi...

Sekiz...

Dokuz...

On...

Merhaba, kendim... Ben, senim. Tanıdın mı? Seninle neler neler yaşadık, hatırlıyor musun? Neler gördük, neler atlattık, kaç yüke direndik. Ne acılar çektik seninle, kaç gece ağladık, kaç kez kendi avuçlarımızı sıka sıka canımızı acıttık, kaç kez dudağımızı kanattık, kaç kez bağırmak istedik ama sustuk, kaç kez o yorganı başımıza çektik, kaç kez sevdik kaç kez söyleyemedik, kaç kez korktuk, kaç kez kaçtık... Yahu biz seninle ne sözler işittik? Ne bakışlar gördük. Ne çok acır gibi baktılar bize, hatırlıyor musun o bakışları? Yere düştük, dizimiz acıdı diyemedik. Aşık olduk, seviyorum diyemedik. Elimizi
uzattık, tutunacak yer bulamadık. Kaç kez ruhum, kaç kez... Biz seninle kaç kez dibi gördük?

Belki hala dipteyiz, öyle değil mi?

Onları kaybettiğimden beri yatağıma her yattığımda elimi başıma doğru uzatıyorum, kendi saçlarımı
okşuyorum. Sanki ruhum birinin onu sevmesine, saçlarını okşamasına ihtiyaç duyuyor gibi... Kendime sarılmak istiyorum, kendi yanağıma dokunmak istiyorum, kendi
gözyaşlarımı silip kendime geçecek demek istiyorum... İnsanın en büyük çaresizliği kendi kendini teselli etmek zorunda kaldığı andır. Ama insanın güçlendiği an da odur. Büyüdüğü andır o. Ruhunun tamamlandığı andır...

Oysa Tanrı beni seviyormuş ki elimi boş bırakmadı. Bana binlerce kilometre öteden bir melek gönderdi sanki. Ve size yemin ederim, sizi de seviyor... Elleriniz boş kalmayacak. Elinizi uzattığınız sürece bu dünyada hiçbir el boş kalmaz... Şimdi buradayım, dizlerinde yatıyorum.
Saçlarımı okşuyor, gözümden bir damla yaş aktı az önce, parmağını uzatıp sildi. Bu ne büyük bir lütuf... Bu hangi dileğimin kabul oluşu?

"Niye biz?" diye mırıldandım bir anda.

"Sana bu kadar ihtiyacım varken arasında binlerce kilometre olması gereken iki insan neden biziz?" Tanjiro yutkundu.

"Çünkü biz bunun üstesinden gelebiliriz Zenitsu" Burnumu çektim, gözlerimi gözlerine diktim, bana öyle güçlü bakıyordu ki gözlerimi kırptım.

"Gelebiliriz," diye mırıldandım, "Biliyorum..."

O gece odamda birlikte uyuduk. Pek konuşmadık biliyor musunuz? Ruhları birbirine bu kadar benzeyen iki insan birbirlerini bulduğu zaman susuyormuş, bunu da öğrendim bugün. İnsan susarak da konuşabiliyormuş ve bunu öğrendim. Tanjiro'yu buraya getirirken bir şeyleri biraz daha farklı hayal etmiştim. Gülerek hatırlayacağımız anılar hayal etmiştim. Oysa şimdi
halimize bakın, ben ruh gibiyim. Ve bir süre daha toparlanacak halde değilim. Ailemin gözümde canlanan
anıları beni öylesine dağıttı ki Tanjiro'ya tek kelime edemiyorum. Tanjiro ise dünyanın en anlayışlı insanı gibi hiçbir şey söylemeden sessizliğime gözlerini kırpıyor...

3391 KİLOMETRE {•TANZEN•}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin