Aşkım

85 6 5
                                    

Giden gitti ama ben kendimle kalacağım,

Yollar, bizi alıp götüren... Yollar, bizi alıp getiren... Her şeyi yollara borçluyuz aslında, gidişlerimizi de
gelişlerimizi de. Ben her şeye rağmen yolları seviyorum.Biliyorum, beni alıyorlar sevdiğimden. Ama yine
biliyorum, beni verecekler sevdiğime.

Uçak havalandığından beri ağlıyorum, bir yandan düşünüyor bir yandan ağlıyorum. Kendimi annemsiz, babamsız, Tanjirosuz o kadar yalnız o kadar bir başıma
hissediyorum ki bunu size anlatamam. Size gönül rahatlığıyla söyleyebilirim, sevdiklerinizin kıymetini bilin. Belki yan odada oturuyor anneniz, karşı koltukta
oturuyor babanız. Belki en yakın arkadaşınız hemen yanınızda şu an. Belki sevgiliniz sizinle aynı odada. Kim kiminle nerededir bilmiyorum, tek bildiğim eğer onları
görebiliyorsanız bunun kıymetini bilin, karşılarına geçin, doya doya bakın onlara. Görebiliyorsanız bakmasını da bilin. Çünkü emin olun sevdiğiniz insanı kaybettiğinizde
en çok gözleriniz arıyor onu. Evin içinde arıyorsunuz, yanı başınızda arıyorsunuz. Sonra kulaklarınız arıyor sesini. Sonra kollarınız arıyor büyük küçük sarılmasını.

Biliyor musunuz... Aslında ben annem ve babamla da bir mesafe ilişkisi yaşıyorum artık. Yanımda değiller, asla olamayacaklar ama içim acıya acıya kabullendim ki beni uzaktan bir yerden hep izleyecekler. Konuşmadan, dokunmadan, bakmadan, koklamadan... Artık kimseye anne demeyeceğim, artık kimseye baba demeyeceğim, ama her şeye rağmen bir Tanjirom  var henüz kaybetmediğim. Her şeye rağmen şükretmesini bilin. Belki anneniz gitti sizin de, belki babanız. Sevdiğiniz
bıraktı gitti sizi belki. Size yemin ederim, kalbinizin içini görebiliyorum. Keşke size de gösterebilsem. Öyle güzel bir dünya var ki içlerimizde gelin buna yazık etmeyelim. Kaybedenleriz biz, kaybettiklerimizi kaybettik,
yapacağımızı yaptık elimizden gelen her şeyi kullandık ama yine de kaybettik.

“Ne yaptıysan yaptın bana,” diyor dinlediğim bir şarkı, “Hepsi tarih oldu şimdi.” Ölen öldü, giden gitti, biz her gidenle ruhumuzdan kaybettik. Ama
hala bir gram ruhumuz varsa ona tutunma zamanı şimdi. Kaldır başını, yere bak. Ruhun yerde, görüyor musun? Görmüyorum deme, tam ayaklarının altında. Eğil şimdi, al ruhunu yerden, elini götür kalbine. Ruhunun düşmesine izin verme. Ruhunu ait olduğu yere götür,
kapat gözlerini, “Giden gitti ama ben kendimle kalacağım” de... Bil ki, seni seven birileri var. Ya bu dünyada yahut başka dünyalarda...

“Sevgili yolcularımız, iniş için alçalmaya başlıyoruz. Şimdi, koltuğunuzu dik, masanızı kapılı, pencerenizi açık bir hale getirin. İyi inişler dileriz. Bizi tercih ettiğiniz için teşekkürler.”

Uçak iniyor, oysa benim aklım havada kalıyor. Ben iniyorum, kalbim Fransa'da kalıyor. Yürüyorum,
ayaklarım geride kalıyor. Ağır ağır yürüyor, ağır ağır metroya biniyorum. Yan yana olduğum yüzlerce tanımadığım insanın yüzlerine bakıyorum, “Neden!”
diyorum, “Neden bu insanlarla yan yana olabiliyorum da sevdiğim insandan kilometrelerce uzak olmak
zorundayım!” O sırada telefonuma bir mesaj geldi.Açıyorum, mesaj Tanjiro'dan.

“İndin mi? Bir daha iner inmez bana haber ver. Merak ettim.” Gülümsedim, derin bir iç çektim. Ne garip değil mi? Yanımdaki insanlar umursamazken beni kilometrelerce ötemdeki insanın tüm hayatı benim...

“İndim, metrodayım şimdi. Yurda gidip direkt uyuyacağım!”

“Ben de çok uykusuzum. Senden haber bekliyordum uyumak için. İyisin, değil mi?”

“İyiyim. Yani... iyi olabildiğim kadar iyiyim. Sen?”

“İyiyim... Sensiz ne kadar olabilirsem o kadar iyiyim.”

“Üzülmeyeceğiz Tanjiro. Şükredeceğiz, en azından birbirimizi gördük. En azından birbirimizin yanındaydık, birbirimize dokunduk. Bazı insanlar bu kadar bile yaklaşamıyor sevdiği insana, en azından biz seninle koskoca bir gün geçirdik!”

3391 KİLOMETRE {•TANZEN•}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin