1.)Eski bir dost?

984 82 21
                                    

"Elenore.. Ne kadar normal bir soy isim gibi duruyor değil mi? Güçlü bir aileden geldiğinizde o soyadı taşımak sizin için biraz daha zorlanır. Özellikle de Dünya çapında biliniyorsanız daha da zordur. Ben Davina , Davina Elenore.

Ünlü iş adamı James Elenore ve Laura Elenore'un küçük kızı. Belki de bilmiyorum size en baştan anlatmalıyım. Yani daha doğrusu size sevgili doktor.

Hiç bir zaman kendi başarım olmayan bir başarıyla övünmedim. Yani daha doğrusu hiç bir zaman o zengin züppe kızlardan olmadım. Ablam benim tam tersimdi. Sharon Elenore.

Belki de onun adını bu lanetli ağızıma almamalıyım , ya da bu kanlı ellerimle yazmamalıyım. Annemin ve babamın da öyle.

İnsanı hayatta tutan bazı şeyler vardır. Aile, para, güç hırsı... Sana şuan bunları yazabiliyorsam Anthony sayesindedir. Anthony Edward STARK belki de kendimden çok güvendiğim arkadaşım dostum abim erkek kardeşim.. Hayatta iyi ki dediğim sayılı şeylerden birisi de annemin beni " STARK VE ELENORE" şirketlerinin buluşma yemeğine zorla götürmesiydi.

Tabi ablam orada yakışıklı erkek olur umuduyla süslenip hepimizden önce arabada beklemişti. Ah ablam süsü çok severdi. Anthony ile 8 yaşına tanıştık ve galiba 25 senelik hayatımda iyi ki dediğim tek şey oldu.

Herkesin hayatında unutmak istediği bazı anlar olmuştur. Kimisi eski sevgilisinin onu aldattığını , kimisi sevdiği çocuğun önünde rezil olduğu anı..

Benim unutmak istediğim şey -ve umarım bu yazdığım şeyden sonra bana bakışınız değişmez ki değişse de umurumda değil-, 26 Temmuz 2010 akşamı.. Belki de anlatmamalıyım bilemiyorum genelde bu konuları bilen tek kişi her zaman Anthony olur. H.Y.D.R.A tarafından esir alındığım o lanet gün belki de benim gerçek anlamda ölüm yılımdı.

Büyük suikastçı projesi , Proje 221 namı değer Beyaz Kurt. Milyonlarca kişinin ölümüne sebep olmuş herkes tarafından yıllarca canavar olarak tanınmış o kız. Tam karşınızda oturuyor doktor. Belki de bu söyleyeceğim şey beni daha çok canavar yapar ama galiba ellerimde kanı olan insanlar arasında ölümüne en çok üzüldüğüm Ailemdi.

Düşünsenize doktor kendi kızınız sizi canice öldürüyor ya da öz küçük kız kardeşiniz. Ah hayır hayır benim suçum değildi. H.Y.D.R.A 'nın suçuydu. Benim suçum yok doktor.

Şu kapıdan içeri girdiğimden beri bana korku dolu bakışlar attığınızı biliyorum Doktor. Sebebi ise yüzümdeki yara , biliyorum. Ama ben seviyorum o yarayı. Eski bir dosttan armağan. Belki de gitmeliyim doktor. Biliyorum bunlar aramızda , Anthony uyarmıştır seni değil mi? "

Karşımda oturan kadına baktım. Gerçekten güzel bir kadındı, Kızıl saçları onu daha da güzelleştirmişti , eski saçlarının siyah olduğu saçlarına ışık vurduğunda parlamasından belliydi. Kemikli bir yüze sahipti ve şunun garantisini verebilirdim , eğer Anthony Pepper'a aşık olmasaydı kesinlikle bu doktorla birlikte olurdu çünkü gerçekten güzel bir kadındı.

Ve işinde iyi birisi olduğunu biliyorum. Buraya gelmemin tek sebebi gecenin bir köründe beni Anthony'nin arayıp "Yarın sana ülkenin en iyi terapistinden randevu aldım" demesi oldu. Yoksa şuan yüksek ihtimalle ya sporda ya da imza işleri için şirkette olurdum. Şirket işlerini yapmayı sevmediğim için tüm şirketi Anthony'ye devretmiştim.

İlk başlarda ne kadar karşı çıksa da sonrasında kabul etmiş ama tek bir şart sunmuştu. Onun bu şirketten tek bir kuruş bile alacağı olmayacaktı. Bütün gelir bana ait olacaktı. Mecbur bunu kabul etmiştim ama S.H.I.E.L.D ile çalıştığımda aldığım para bana yetiyordu. Yüksek bir mertebeye sahip olmak herkesin harcı değildi. Şirkette sadece soyadımdan kaynaklı imzaları benim atmam gerekiyordu. 10 bilemedin 15 dakikaya imza atıp çıkıyordum.

Belki de imza işlerini de Anthony'ye devretmeliyim. Ama buna kızabilirdi. Gerçi benim aile şirketimi bile o yönetiyorken bunu istesem sorun edeceğini sanmıyorum. Benim bu düşüncelerimi yarıda kesen şey karşımdaki kızıl saçlı kadının güler yüzle konuşmaya başlamasıydı.

"Evet , Bayan Elenore. Gerçekten beklediğimden uzun bir yazı yazmışsınız. İsterseniz konuşmaya başlayabiliriz." Bunları söylerken yaptığı mimikler az da olsa yazdığım yazıyı okuduğunu ve hafif hafif korktuğunu ele veriyordu.

"Haftaya yapmak istiyorum. Önemli bir iş görüşmem var. Şimdi kalamam Doktor. Ayrıca bana Davina de soyadımla anılmayı sevmem." Aslında işim yoktu kafa dağıtmak için spora gidecektim oradan da yüksek ihtimalle bara. Ama şuan canım psikolojik bir konuşma dinlemek istemiyordu. Cevabını beklemeden kalktım ve kapıya yöneldim.

Klasik hastane kapısını açtığımda beklediğim yüz kesinlikle bu yüz değildi. Uzun boylu ve oldukça güçlü olduğu belli olan gökyüzünü andıran gözlere sahip o adam. İçimden geçirdiğim tek şey "umarım beni hatırlamaz" cümlesi oldu. James Buchanan BARNES. Sevgili eski dostum.

Hızlıca yanından geçerken yanlışlıkla omuz atmış olabilirdim ve arkamdan baktığını hissettim , yüksek ihtimalle kaşlarını çatmış ve metal elini sıkmıştı. Ve üzerinde yine kolunu kapatacak şekilde siyah bir ceket vardı.

Temmuz ayının başlarındaydık ve bu sıcakta nasıl dayanıyor anlamıyorum. Sonrasında sesini duydum. Bir zamanlar benimle konuşun diye yalvarma derecesine geldiğim adamın şuan sesini duymak istemiyordum. Çünkü o konuşursa benimle konuşamam gerekebilirdi ve bu beni tanımasını sağlayabilirdi.

"Hey önüne baksana kızım!" Sesini duyduğumda aniden yerimde durdum. Ve bir dakika "kızım" mı? Hadi ama James ciddi misin? Kızım da ne?

Cevap vermek ve vermemek arasına gidip geliyorum bir yanımda gidip suratının ortasına yumruk atmak istiyor ve neden bunu istediğim hakkında zerre bir fikrim yok.

Yürümeye devam ettim cevap vermemek en iyisiydi. Arabaya bindiğimde aklıma yeni gelen soruyla durdum. James psikiyatriste mi gelmişti?
✪✪✪✪✪

Son 3 ,2,1. Son seti tamamladığım ağırlığı yerine bıraktım saate baktığımda oklar 20.32'yi gösteriyordu. Ne yani 9 saattir burada mıyım?

Aynaya baktığımda gördüğüm bir beden vardı ve bu bedenin bir ruhu olmadığı aşikardı. Vücudum kendimde en sevdiğim yerimdi ve aynaya baktığımda şunu görebiliyordum , bir çok erkeğin elde etmek için delireceği bir kadındım.

Birileriyle birlikte olmayı severim ama yattığım hiç kimseyle samimiyet kurmaz işim bittiğin orayı sessizce terk ederdim. Ve yüksek ihtimalle bugünde böyle olacaktı. Aşkın varlığına hiç bir zaman inanmazdım.

Anthony ve Pepper'ı görene kadar. Ama Pepper kadar mükemmel olmadığım için yüksek ihtimalle tek gecelik zevklere ömrümün sonuna kadar devam edeceğim. Erkekleri severim ama çoğu zaman zekaları olduğundan şüphe duyarım. Onları kendi amacım için kullanmak bana her zaman daha basit gelir.

Giydiğim kıyafete bir başkası baksa yüksek ihtimalle bara gideceğimi düşünmezdi.

Normal düz asker yeşili bir tişört ve kargo asker yeşili bir şort vardı üzerimde. Elbiselerimi sadece fazla özel olan yerlerde giyerdim ve genel olarak öyle yerlere gitmediğim için öylece dolabımda dururlardı.

Arabama bindiğimde aklımda olan tek şey içki ve sigara içebileceğim bir yere gitmekti.

Genelde her zaman gittiğim Lala'nın yerine gitmekten vazgeçtim çünkü bu aralar onun abisinin ilgi odağıyım ve şuan kimseyle uğraşacak bir mentale sahip değilim.

Yol arasında bulduğum ilk barın oraya park ettim ve herhangi bir bara girdim. Gözden uzak bir yere oturduğumda garsondan sade viskimi istediğim sırada burnuma dolan o tanıdık kokuyla kafamı sağa çevirdim.

Gördüğüm yüz bugün neredeyse yanından koşarak uzaklaştığım o adamdı. James Buchanan. Göz göze geldiğimizde ikimizin de gözlerinde duygusuz bir bakış vardı.

Ondan duyduğum ilk cümle "selam" ya da "merhaba" tarzı şeyler olmadı. Kurduğu cümle

"Yara izi daha çekici göstermiş" oldu.

🍷🍷

221Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin