Dostluk kimisine göre fazlasıyla önemliyken benim gibi insanlar bu durumu fazla önemsemezlerdi. Hayatım boyunca güvendiğim 4 kişi olmuştu ve bunların 3'ünü kendi ellerimle öldürmüştüm.
Bazen gerçekten Anthony'nin neden hala benimle olduğunu sorguluyorum.
Arkadaş edinebilme konusunda fazla yetenekli değilimdir ve şuan gözlerine baktığım bu sarışın adam benim bu tezimi çürütüyordu.
Stefan Salvatore , dünyada iyi vampirler olduğunun kanıtlarındandı. Ve şuan sorulması gereken tek soru neden buradaydı?
"Stefan?" ismini söylememle yanıma gelip bana sarılması bir oldu. Her zaman beğendiğim o sesini tekrar duydum.
"Tamam , burada olduğunu bilseydim kesinlikle daha önceden gelirdim. Tanrım ne kadar zaman oldu?"Oldukça heyecanlı şekilde konuşması beni gülümsetmişti.
"Anthony çağırdı aslında bende yeni geldim. Benim buraya gelmem normal ama sizin burada ne işiniz var Bay Salvatore?"
Soyadı ile hitap etmem onu gülümsetmişti. Stefan tam konuşacağı sırada arkadan oldukça kıskanç bir tonlamayla konuşan Anthony'nin sesi geldi.
"Tamam uzun bir aradan sonra kavuştuğunuzu fark ettik ama bu kim Davina ve neden sana bu kadar yakın?"
Tanrım cidden beni kıskanmış mıydı? Ben tam konuşacağım sırada Stefan lafa dahil oldu.
"İzin verirsen ben tanıtayım kendimi tatlım?" bana bakarak söylediği cümleye olur anlamında kafamı salladım ve devam etti.
" Stefan Salvatore , Bay Stark. Davina sizden bahsetmişti. Ve Maria ile görüşmeye gelmiştim." Maria mı? Maria Hill? Mutfak kapısının açılma sesinin gelmesiyle oraya döndüm. Maria hızlı adımlarla gelip Stefan'a sarıldı.
"Evet , Davina sizin tanıştığınızı biliyorum ve eğer izin verirseniz erkek arkadaşımla yemeğe gideceğim" samimi tonda söylediği şey beni gülümsetmişti. Erkek arkadaşım mı? Şaka mısınız siz? Elena'ya noldu peki?
"Neyse o zaman sonra görüşürüz küçük Salvatore." Oldukça samimi şekilde gülümsedi ve kafasını salladı.
İkilinin salondan çıkmasını izlerken yanımda birisinin elimdeki boş viski bardağını aldığını hissettim.
Saçlarının boyandığı belli olan beyaz saçlı çocuk , yani kızıl kızın kardeşi, bardağa viski doldurup bana geri verdi. Oldukça flörtöz şekilde bunu yapması midemi bulandırmıştı.
Evet flört etmeyi ve işi başka şeye götürmeyi severdim ama çocuktan yaklaşık 4 yaş büyüktüm.
Yerime geri oturduğumda yine sigara yakacaktım ama bu sefer bar masasında bulduğum çakmağı yanımda getirmiştim.
Barnes bunu fark edince kısık sesle güldü. Sigaramı yakmak için kafamı ona doğru çevirdim ve göz temasını kesmeden mavi çakmakla sigaramı yaktım.
Ben kafamı çevirmeden önce bakışlarının en son odağı kaşımdan başlayıp çeneme kadar inen yara izindeydi. Tanıdık mı gelmişti?
Umarım öyle bir şey olmamıştır çünkü bu konu hakkında tekrar konuşmak istemiyorum.
Fazlasıyla sıkıldım ve şuan yapmak istediğim tek şey eve gitmek. Suan kalkıp arabama gitsem fazla mı kaba dururum? Bence durmam hayır. Viski bardağını masanın üzerine koydum ve arabama doğru yöneldim.
Yüksek ihtimal ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı ve umarım Anthony onları birazdan bilgilendirirdi.
Arabama bindikten 6 saniye sonra sağ ön kapının açılmasıyla oraya baktım. Elinde benim çakmağımı bana uzatan bir adet James Buchanan Barnes.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
221
Hayran KurguAşk bütün felaketlerin başlangıcı derdi annem. Ölmeden önce. Babam , aşkın tüm herşeyi iyileştirdiğini söylerdi. Ölmeden önce. Ablam , sevdiği adamın kokusuna cennet kokusu derdi. Ölmeden önce. Biz bir araya gelmemeliydik Atlantis. Biz yok e...