Tam olarak kaç dakika öpüştüğümüz hakkında hiç bir bilgim yoktu.
Tek hatırladığım şey beni bir bebek gibi kucağına alıp eve götürmesi oldu.
Beni yatağıma yatırırken kurabildiğim tek cümle "Yanarsın James Buchanan Barnes" oldu.Uyku beni karanlık kollarına çekmeden önce duyduğum şey ise "Sen yaktığın sürece sorun yok küçük. " oldu.
🍷🍷
Hay sokayım böyle baş ağrısına ya.
İçmeyi çok seviyordum fakat sabah uyandığımda olan bu baş ağrıları gözümü bile açamama sebep oluyordu.
Yavaşça gözümü açıp masanın üstündeki telefonumu aldım. Saat tam olarak 13.42'ydi. Saat öğlen 1 olmuştu ben ben daha yeni uyanmıştım.
Yavaşça kalkıp duşa doğru ilerledim. Buram buram şarap kokuyordum ve artık bu kokunun hoşuma gitmeye başlaması bizim çıkmaz bir yola girdiğimizin kanıtıydı.
Duştan çıktıktan sonra en ince ev şortumu ve uzun bir tişört giyip odadan çıktım. Aşağıya indiğimde gördüğüm manzara hoşuma gitmişti.
Ta ki onu görene kadar.
Natasha ve Steve anladığım kadarıyla öğle yemeyi yapıyorlardı. Ama koltukların orada gördüğüm manzara beni bozguna uğratmıştı.
Sam, Clint , Wanda , Pietro ve James , Sharon Carter ile sohbet ediyorlardı. Daha doğrusu Sharon konuşuyor aralarından sadece Wanda cevap veriyordu.
Ona saygı duymamın tek sebebi ablamın ismine sahip olmasıydı. Ben S.H.I.E.L.D akedemesine girdiğimde beni aşağıya çekmek için yapmadığı şey kalmamıştı. Ben kendimi bildim bileli Sharon benimle uğraşırdı.
"Ah uyuyan güzel sonunda uyanmış. Misafirimiz var Davina." Natasha'nın sevimli sesine karşılık tatlı sekilde gülümsedim.
Ama bu gülümsemenin çakma olduğunu orada anlayabilecek sadece iki kişi vardı. Birisi Abim Clint Barton diğeri de sevdiğim adam James Buchanan Barnes.
Sharon sevimli olmaya uğraşarak ayağa kalkıp yanıma geldi. Bu hareketi asla beklemiyordum aslında.
"Ah tatlım ne kadar çok özlemişim seni.." Bu cümlenin ardından bana sarılan Sharon Carter , midemi o kadar bulandırmıştı ki yüzümü ekşitmiştim.
Hafifçe onu ittirdim ve sert bi ifadeyle konuştum.
"Senin ne işin var burada Carter!?"
Kimse bu çıkışı beklemiyordu aslında ama bu kızı görmek sinirlerimi o oadar bozuyordu ki , eğer ona saygı duyma sebebim olmasaydı kesinlikle mezarda olurdu.
"Aaa beni özlemedin mi Elenore? Tanrım hala ne kadar soğuk ve suratsızsın!" İğrenç şekilde kullandığı ses tonu beni daha da gererken arkadan oldukça sert şekilde konuşan Natasha'nın sesini duydum.
"Sharon belki de ses tonuna ve kelimelerine dikkat etmelisin."
Natasha'nın cümlesi bittikten sonra onu konuşturmadan ben araya girdim.
"Ne işin var burada Carter?" Bu soruyu ikinci kez soruyordum ve ilkinde cevap alamamıştım.Eğer ikinci kez cevap alamazsam olacaklardan ben sorumlu değildim.
"Ne var canım? Belkide dünya çapında terörist sayılan arkadaşlarımı özlemişimdir. Ne var yani bu koca evde bana bi odan yok mu Elenore"
Nefes al nefes var Davi. Sakin ol , sakin ol...
Cevabım oldukça netti. "Çantanı al ve seri şekilde çık evden Carter. 10 saniyen var."
Tanrım katlanamıyordum, bu kızın sesini duymaya.
Üzerime doğru bir adım attı ve imalı şekilde güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
221
FanfictionAşk bütün felaketlerin başlangıcı derdi annem. Ölmeden önce. Babam , aşkın tüm herşeyi iyileştirdiğini söylerdi. Ölmeden önce. Ablam , sevdiği adamın kokusuna cennet kokusu derdi. Ölmeden önce. Biz bir araya gelmemeliydik Atlantis. Biz yok e...