**
Vasıl olmak... Bir şeylere ulaşabilmek, gücü yetmek. Herkes daha doğrusu çoğu kişi benim vasıl olabileceğimi zannediyor. Fakat çoğu zaman yanıldıklarını düşünüyorum. Efsanelerdeki, kadim şarkılardaki ejderhalardan biri sadece rüyalarımda benimle konuşmakla kalmamış gerçek hayatta şahitlerin önünde de bunu gerçekleştirmişti. Benden yavrusunu kurtarmaya vasıl olmamı bekliyor, istiyordu. Fakat ben bunu nasıl yapacağımı, onun kızgın bir demir gibi olan öfkesini nasıl dindireceğimi bilmiyordum. Tıpkı diğer çoğu şeyi bilmediğim gibi.
Ejderha bize ne kadar savunmasız olduğumuzu gösterdikten sonra sarayı terk etmişti. Herkes rahat bir nefes almıştı ama kimse tekrar gelip gelmeyeceğini bilmiyordu ve endişenin saf korkusunu duyumsuyordu. Bilmedikleri diğer şey ise bunun benim elimde olduğuydu. Veya kralın mı demeliyim? Kral Zadokla birbirimizi çeken zıt iki kutup gibiydik. Yaşanan durumlar sürekli bizi karşı karşıya getiriyordu. Anne ejderha yumurtasını kralın çaldığını düşünüyordu fakat Olcaytoların Krala verdikleri yumurta sahteydi. Aklım düşünmekten ve idrak etmeye çalışmaktan ağrır bir şekilde daha önce Prens Viridianla konuştuğumuz idman alanını gören üst kısımdaki geniş ovada bulunan ağacın en tepesine tünemiştim.
Tünediğim kalın ağaç dalı sallanınca yanımda bir ağırlık hissettim. Tepkisel bir hareketle saldırı pozisyonuna geçip geriye doğru sıçradım. Karşımda Prens Viridian'ı görünce rahatlamayla karışık bir şaşkınlık yaşadım. "Bunu nasıl yapıyorsunuz?"
Gözlerini kırpıştırırken kafası karışmış gibi duruyordu. "Neyi?"
Ayaklarımı aşağı sallandırıp önüme baktım. Konuştuğumda sesim tüm duygularım çekilmiş gibi ruhsuzdu. "Bu kadar sessiz olmayı. Geldiğinizi fark etmedim bile."
"Fazla dalgındın."
"O kadar belli oluyor mu?"
"Ejderhanın sana söyledikleri yüzünden mi?" Bunun meraklı bir soru olması beklenirdi fakat veliaht prens için öyle bir durum söz konusu değildi.
"Ejderhalar konuşamaz. Bana bir şey söylemedi."
"Söylediğini ikimiz de biliyoruz."
Prense yandan bir bakış attım. Bunu nereden bilebilirdi ki? "Hayır bilmiyoruz? Çünkü efsanevi suyun sesi, yani benim, dışında kimse bilemez. Yüzyıllardır başka insanlarla kadim dili konuşmamışlardır."
"Doğru, su çağırıcılar ne dediklerini duyar ve anlar ama sadece onlar değil. Elfler de konuştuklarını anlayabilir," Araya girmeme müsaade etmeden devam etti. "Ve ben orada sana bir şeyler dediğini duydum."
Hışımla veliaht prense döndüm. Neden bu kadar sinirlendiğimi bilmiyordum, belki de yaşadıklarım fazla gelmişti. "O zaman neden bana soruyorsunuz?!"
O da benim gibi ayaklarını aşağı sallandırdı. Omuzları pes etmişçesine çökmüştü. "Yapma Kurtarıcı. Ejderhaların ses frekanslarını sadece istediği kişilerin duyabileceği ve anlayabileceği şekilde ayarlayabildiklerini bilmen lazım. Dolayısıyla duydum ama ne dediğini anlamadım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUYUN VALSI
FantasyBir yoktan vâr olma hikayesi. "Eksik olmak diğer insanlardan farklı olmaktı bizim lügatımızda. Farklı bir soy, farklı bir ırk veya fiziksel bir yetisinden mahrum bırakılmış olmaktı. En kötüsüyse herkesle aynı düşünmüyor, herkes gibi rol yapmıyorsan...