27.Prensin Öpücüğü

74 9 15
                                    

Bakışlarımın dengesizliği içinde dünyanım yeniden kararması beni bıkmış bir alışkanlığa itmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bakışlarımın dengesizliği içinde dünyanım yeniden kararması beni bıkmış bir alışkanlığa itmişti. Bu kötücül bayılma alışkanlığının belki de tek güzel yanı Viridian'ın her zaman seni düşmeden tutacak olmasını bilmekti. Aslında bunu güzel bulmam yanlıştı, o benim prensim ve komutanım ben de onun tebaasında bir guftum. Aramızdaki tek münasebet bu olmalıydı. 

Fakat neden burnumun dibindeki bu sinirli olması beklenen bakışların sahibine onun da olması gerektiği gibi öfkelenemiyordum? Bunun için uğraşmak büyük gafletti çünkü ona karşı ne kadar imtiyaz tanıyabildiğimi her seferinde daha çok fark ediyordum. Hem de hiç kimseye tanımadığım kadar. Düşününce, aynı şey onun için de geçerli değil miydi? 

Aramızdaki fiziksel olarak sessiz ama ruhani olarak binbir tondan sese sahip orkestra korosu ardımızdaki kapının açılmasıyla son buldu. Bizi kavgaya tutuşmak üzere bakışan iki boğa gibi bulan kaptanın şaşırdığını söylemek mümkün değildi. Kapıya yaslanarak bize bakıyordu. 

Prens yolculuk boyunca uzayan koyu saçlarını yüzünden tek el hareketiyle arkaya taradı ve benden uzaklaştırdığı bakışlarını kaptana sorgulayan bir şekilde yöneltti. Nerede olursa olsun onun bu vazgeçmediği prensvari hareketleri beni öfkelendiriyordu ama anlam veremediğim bir dokuda. Başka birisi buna öfke demeyebilirdi, benim bulduğum en yakın tanım ise buydu.  

"Birlikte ne kadar da güçlüsünüz! İkiniz bir olduğunuzda karşınızda ne deniz canavarı ne başka bir şey durabilir. Ona rağmen prensim," Yılları deniz ve okyanuslarda geçmiş olan denizci hafif bir selam verdi. Sanki veliaht prensle konuştuğunun ayrımına henüz varmıştı. "Birbirinize bu kadar öfke duymanız ne kadar da yersiz."

"Ne istemiştin Kaptan?" 

"Hedefe vardığımızı söylemeye gelmiştim."

"Görünen o ki çok daha fazla şey söylediniz." 

Prensin biri tarafından analiz ediliyor olması bunu kendi yaptığında oluşan tatminin tam tersi bir etki yapmış olmalıydı. Zira ifadesindeki hoşnutsuzluk bunu gösteriyordu.

Kaptan ise bu ufak zıtlaşmadan oldukça hoşnuttu. "Bunun için özür dilemeyeceğim lordum. Haklı olduğum konularda özür dileme gibi bir alışkanlığım yoktur." 

"Pekala-"

Viridian'ın sözünü kesip araya girmekten çekinmedim. "Bir özür değil ama belki bize bir teşekkür borçlusunuzdur Kaptan." 

Prense göz attığımda bakışlarında gezinen bir memnuniyet gördüm. Kaptanın beklenmedik kahkahası dikkatimi üzerine çekti. Onu bu kadar eğlendirdiğimizi bilmiyordum. 

Gülmekten fırsat bulduğu anda konuşabilmeyi başardı. "Kendi pisliğinizi temizlediğiniz için mi teşekkür edeceğim size? Deniz canavarını sizin patavatsızlığınız uyandırdı ve ejderhamı serbest bırakarak beni binlerce altın zarara soktunuz," Dalga geçer gibi veliaht prensi eğilerek selamladı. "Ama kralımız bu zararı karşılar, öyle değil mi lordum?"

SUYUN VALSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin