Uzun yolun ardından dağ evine gelmiştim etrafa bir göz attığım da değişen birçok şeyin olduğunu fark ettim,benim evin bahçesinde duran renkli çiçeklerin yanına doğru ilerledim, bu çiçeğin türü akşam sefası, sadece geceleri açıp etrafa hoş kokular yayardı, bahçe için arada ben gelirdim geri kalan zamanlar da ise ilgilenmesi için birisini çağırırdım o gün için. Burnuma gelen hoş koku ile evin girişine ilerledim.Kapıyı açıp içeri girdim burasıda dışarısı gibi soğuktu eşyalarımı koltuğun üstüne bırakıp şöminenin yanında duran birkaç parça odunu alıp içine attım ardından yakmak için çakmak buldum, bu sayede şömineyi yakabilmiştim derin bir nefes alıp yerimden kalktım.
üst katta yatsam iyi olurdu aslında orası daha karanlık daha güzel olurdu akşamları, yattığım odanın bir kısmı sadece camlardan oluşurdu bu sebepten orada uyumayı tercih ederdim her zaman fakat bu sefer alt katta yatsam daha iyi olurdu, buranın konumundan dolayı hava yeterince soğuktu üst katın daha da soğuk olduğunu tahmin edebiliyordum, benimde ekstra şeylerle uğraşacak halim yoktu, bir iki günlüğüne burası yeterdi bana hatta belki daha fazla kalırdım bilemiyordum burada yapmam gereken birçok şey vardı benim için önem taşıyan şeyler. Odanın içi birazda olsa daha iyiydi. Koltuğa geçip oturdum, şuanda karnım aç olmadığı için sorun yoktu. Koltuğun üstünde ki kirli örtüyü kaldırdım buraya uzun süredir gelmiyordum.
Koltuğa uzandım kendimi yorgun hissediyordum..bedenen değil ruhen yorgundum ben Geçmişi hatırlatan insanların yanında olmaktan, ben onlardan kaçmaya çalıştıkça onlar daha fazla benimle uğraşıyorlardı sanki herşey müzikten ibaret gibi her notasına kadar ayarlanmış sadece benim başlatmam gerekiyormuş gibi hissediyordum peki ya bunun bir sonu varmıdır?
Sanmıyorum.
Cebimde duran telefonumu alıp çekmeceye kaldırdım telefonun benim için bir anlamı yoktu, yani artık yoktu uzun süredir hep böyle devam etmişti böyle de devam ederdi.
Başımı yan tarafa çevirdiğim zaman kendimi görmemle anlık bir şok yaşadım bu evi bazen gerçekten unutuyordum, evin neredeyse her yerinde ayna vardı bunun sebebini bilmiyordum yaptırırken hiçbirimiz bunu düşünmemiştik bunu kendi annem ile birlikte yapmıştık sırf bu yüzden bu eve kimseyi almazdım kendi alanıma onların dahil olmasını istemezdim, herkesin sınırlı bir yeri vardı bende sadece bazı kişiler bu sınırı aşmış olabilirlerdi ama aştıkları yerde belirlidir kimseye kapıları mı tamamen açmadım. Aynadan yüzüme bakmaya başladım solgun ten, çökmüş göz altlarım, uykusuz boş gözler ve daha fazla kusur.
Ah, ben gerçekten berbat haldeydim..
Kendi mi çok sakin hissediyordum. Arkadaşlarım tarafından dinlenmeden yargılanmak, babam yüzünden yine herşeyin başa sarması öğrenmelirini istemediğim konuyu öğrenmeleri daha beni tanımayan iki günlük kişinin baskısı altında kalmam, hatta bu kişi sayesinde tekrar ve tekrar sinir krizine girmem ve ben kendimi sakin hissediyordum şaşılası bir durum.
Ve yine sakince yanımda duran çantaya uzandım.
İçinden defteri mi çıkarıp rast gele bir sayfa açtım. Resim çizmeyi çok severdim konuşamadığım anlarda o beni anlardı çizerken, sessizliğimin sesi olurdu.
Boş bir sayfa açarsın, duygularını yansıtarak çizmeye başlarsın mutluluk, hüzün, endişe, kaygı daha niceleri bu durum herkes için aynı olmayabilir düşünceler farklı da olabilir. Resim çizerken kendimi özgür hissederim, sadece benim kurallarımın geçerli olduğu boş bir sayfa istediğimi çizer, yazar, karalardım sonuçta bu konuda kimse bana karışamaz dı değilmi?
Elime kalemimi alıp içimden geldiği gibi karalamaya başladım, bu hayatta yaşamaktan hiçbir zaman memnun kalmadım bunun asıl sebebi ailemi kaybetmekti, babam benim için ailenin içinde değildi o asla babalığını yapamadı kendisi yabancıdan çok daha uzak yerdeydi hayatımın bir kısmı da onun yüzünden bitmişti herkesin yaşama inancı vardı, fakat benim hiç olmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rainy Days
FanfictionHer sonun bir başlangıcı vardır. "İnsanlar yaşarken de ölebilir mi? Mümkündür bu. Önce hayalleri ölür insanın, sonra da kendisi."