"Güneş benim gözümde her zaman karanlıktı Jungkook."Elleri yavaşlamış etrafta derin bir sessizlik olmuştu. Başımı bacağından kaldırıp toparlandım, zaten başım ağrıyordu üstüne birde bu konuları konuşmak pekte iyi değildi. O yüzden bakışlarımı yüzüne dahi çıkarmadım anlamıştır belki de ben öyle olduğunu düşünüyordum. Jungkook da bana herhangi bir şey söylemedi, benim açımdan iyi bir durumdu fakat onun için aynısını söyleyemezdim.
Çalan zille ikimizin de sessiz anları sona ermişti, sessizliğin sesi.
Gelen doktordu büyük ihtimalle, gelmesine sevinmiştim en azından bana iyi gelecek ilaçlar verebilirdi. Daha hızlı toparlanmam için yardımcı olur diye düşünüyorum. Hızlı adımlarla yanıma doğru geldi.
"Kötü gözüküyorsun Taehyung!" Kızgın çıkan sesiyle bana doğru geldi. Bakışlarımı yere indirip bir şey söylemedim. Yukarı kattan Jimin ve Yoongi gelmişti.
"Ateşin yüksek, şu hapı iç hemen." Başımı olumlu anlamda salladım Jungkook, elinde ki su dolu bardağı bana uzatarak bir nevi bana yardımcı oldu. Hapı içip elimin tersiyle ağzımı sildim.
"Başım, başım çok ağrıyor." Çekinerek konuştum, bütün gözler üstümdeydi özellikle Jungkook, onun beni bu denli dikkatli izlemesi bana pekte iyi gelmiyordu.
"Onun sebebini daha öğrenemedim ne yazık ki, Jimin beni çağırdığın da bu durumu da söyledi." Umutsuzca gözlerimi doktorun yüzünde gezdirdim." Üzgünüm Taehyung, biraz uzansan sana iyi gelebilir."
"Tamam öyleyse, ben odama çıkayım."
Kimseye bakmadan yerimden kalktım merdivenlere doğru ilerleyip yukarı kata çıkmaya başladım. Arkamdan birisinin geldiğini duymuştum. Çokta aldırış etmeden odamın önüne geldim.
"Ne o artık beni de mi istemiyorsun?"
Şaşkınca bakışlarımı karşıdan gelen Jungkook'un yüzüne çevirdim."Hayır, sadece biraz fazla yorgunum."
Bana karşılık vermeden yanıma geldi, gözleri kısa bir süre yüzümde dolaştı yandan bir bakış atıp odanın kapısını açıp önümden geçerek içeriye girdi benden önce hemde? Arkasından öylece baka kaldım.
Beni taktığını söyleyemezdim, yatağımın tam karşısında yani camın önünde bulunan koltuğa geçip oturdu ben ise hâla daha kapının önünde bekliyordum, şaşkınlığı mı gizlemeden odanın içerisine girdim.
"Ne yapıyorsun sen?" Meraklı ses tonumla sordum. Umursamaz bir halde omuzlarını silkip karşılık verdi, meydan okurcasına.
"Senin uyuduğunu görmek için geldim, ne o yoksa senin için sorun mu ha?" Evet, bana cidden meydan okuyordu konuşma tavrı bile garipti nasıl desem.. sinir bozucu. Kelimenin tam anlamıyla beni sinirlendirmek istiyordu uyuz.
Bir şey söylemeden ona inat yerime gittim yatağıma geçip uzandım hızla. Tam ona doğru dönük bir şekilde yattım."Aksine, umrumda değilsin bile." Hayır tamamen umrumdaydı.
"Yaa." Gerçekten uyuzun tekiydi, gözlerimi kapatarak buna son verdim. Gerçekleri söylemek gerekirse, gerilmeye başlamıştım. Ona karşı bir şey hissettiği mi bildiğim adamın, karşımda oturmuş uyuma mı bekliyordu nasıl olurda rahat olurdum? Bazıları için normal şeyler olabilir evet ama bana çok aşırı yabancı olaylardı, ben alışık değildim aramızda farklı bir ilişki olduğu kişinin benimle bu şekilde ilgilenmesine, veya aşk dediğimiz kavram bana eskiden o kadar fazla uzaktı ki yanından bile geçmezdim, ama şimdi tam anlamıyla içindeydim..
Daha fazla düşünmek istemiyordum buna hızla son verip uyumaya çalıştım, zor şartlar altında..
..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rainy Days
FanfictionHer sonun bir başlangıcı vardır. "İnsanlar yaşarken de ölebilir mi? Mümkündür bu. Önce hayalleri ölür insanın, sonra da kendisi."