Daha geleli yarım saat falan anca oluyordu birlikte yan yana oturuyorduk suyun karşısında, hafif küçük küçük dalgalanmalar oluyordu.
Hava da naif bir rüzgar esintisi vardı, derin nefes alıp Jungkooka döndüm benim yüzümde dolaşan bakışları, siyaha çalan gözleri gözlerimdeydi.
Gergin ortamı dağıtmak için konu açtım."Yoongi'nin abisi hakkında bilgin var mıydı?"
Gözlerini biraz daha yüzümde tutmuş ardından denize bakarak konuşmaya başladı."Evet bundan iki yıl önce öldü." Bu kadar açık bir şekilde söylemesini beklemiyordum..
Şaşkın ifademle konuşmaya devam ettim."Onun için çok zor bir durum olmalı."
Evet anlamında başını salladı elimde duran su şişesinin kapağını açıp içtim ikimizde konuşmuyorduk, saatten dolayı etrafta denizin sesi vardı sadece arada geceleri gelirdim, pek bu saatlerde çıkmazdım yada en fazla Jimin ile beraber çıkardım şuan o ikisi evdeydi, iyi olmuştur Yoongi bu olanlardan sonra biraz kendini toparlaması iyi olurdu.
Jungkook'un sorusu ile ona döndüm.
"Yoongi nerede biliyor musun telefonu açmadı.""Hmm bizim evde." Diyerek cevapladım.
"Sizin ev?" Garip şekilde bana baktı, ne var dercesine bende ona baktım ne var yani gelemez miydi."Jimin ve ikisi."
Diyerek açıkladım yanlış anlamışa benziyordu bu halinden dolayı, dudaklarım hafif kıvrıldı. İlk başta gözlerime daha sonra kıvrılan dudaklarıma kaydı bakışı, bakışlarımı ondan çekip denizi izlemeye devam ettim.
"Anladım" kısık çıkan sesiyle konuştu, ikimizde çok konuşmuyorduk normaldi aslında genelde aynı ortamda böyle değildik ya kavga çıkıyordu yada daha beteri oluyordu ikimizin arasında, onun nasıl birisi olduğunu kestiremiyorum,
Geçen duyduğum konuşmalar da takılı kalmıştım ben, ikimizin ilişkisi o kadar garipti ki ben bile anlam veremiyordum hatta buna ilişki dene bilirse.Saçlarımda hissettiğim baskı ile irkilerek geriye çekildim, bunu yapanın Jungkook olduğunu anlayınca rahatladım.
"Korkutmak istememiştim." Sakin ses tonuyla konuştu, gözleri yüzümün her yerinde dolanıyordu.
"Sorun yok bir anda olunca korktum."
Diyerek cevapladım, izin isteyen bakışlarıyla baktı gözlerimin içine başımı sallayarak onayladım, ellerini tekrardan saçlarıma getirdi önüme gelen tutamı kulağımın arkasına sıkıştırdı, saçlarımla oynaması hoşuma gitmişti açıkçası ona doğru biraz daha yaklaştım gözlerinde yoğun bi ifade vardı ancak bu ifadenin anlamını bilemiyordum.
Bu durumda olmayı beklemezdim doğrusu ondan kaçmak isterdim her zaman, şuan ise yanında olmaktan memnundum şu sıralar herşey çok karışıktı kime ne anlatmam gerektiğini bende bilmiyordum aslında olanları üstü kapalı anlatsam bana yardımcı olurdu ama emin olamıyorum, ona güvenmek istiyorum ama güvenemediğim kısımlar vardı, evet aramız şimdi iyi olabilirdi fakat geçmiş zamanlarda onun yüzünden zor zamanlar yaşamıştım. O anları unutmak imkansız gibi bir şeydi benim için. Yine her şeyi boşverip ona güvenmek istiyordum her ne olursa olsun.
Sonuçta her yanlışın bir doğrusu vardır değil mi? Belki de yanlış sandığım yol doğrudur.
Onun güzel sesini duyunca bakışları mı yüzüne çıkardım.
"Resim çizmeyi seviyorsun gördüğüm kadarıyla."bayılırdım.
"Tüm gün resim çizsem sıkılmam"
Diyerek cevapladım gerçektende öyleydi."Hatta evde resim odam var biliyor musun?"Tebessüm ederek bana baktı.
"Gerçekten mi senin için güzel olmalı."
"Evet öyle çok güzel sıkıldıkça gider çizerim."diyerek heyecanla cevap verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rainy Days
FanfictionHer sonun bir başlangıcı vardır. "İnsanlar yaşarken de ölebilir mi? Mümkündür bu. Önce hayalleri ölür insanın, sonra da kendisi."