(4) Aile

708 74 27
                                    

Gülüşü güzel kadınlar,
Papatya severler...

_____________________________________________

Yazım hataları ola bilir şimdiden özür dilerim...

_

__________________________________________

"Heval araşdırmamı istediğin şu kızı araşdırdım."

Jiyar sağ kolu olan Hejar'ın konuşmasıyla, yüzüne pansuman yapan doktoru aldırmadan Hejar'a baktı. Başını anlat anlamında salladı ve yüzünü doktora çevirdi.

"Aytac Musayeva. Azerbaycanlı bir Teğmen yaklaşık 4 ay önce eğitim için İstanbul'a gelmiş. 3 aylık eğitimini birinci olarak tamamlamış ve buda General Mustafa Yarbil Kaya'nın gözünden kaçmamış. Bizim köylerden kaçırdığımız çocukların geri alınması için kurduğu 'Avcı timinde' yer almasına izin vermiş. Köye yerleştirdiğimiz adamımızdan duyduğuma göre baya dikbaşlı bir kızmış ve Birlikteki göstebeğin söylediğine göre şu Yüzbaşı'nın kıza olan bakışlarıda normal değilmiş, hayranlıkla bakıyormuş" diye sözünü tamamladığında Jiyarın yüzü sinirle kasıldı.

"Demek Azerbaycandan geldi. O zaman bizde onu geldiği yere göndermesini biliriz, hemde çok güzel bir şekilde. En kısa sürede 'Avcı timinde' tek bir kişi bile sağ kalmayacak anladın mı beni. Ve Tûjo ne zaman geliyor?" Diye sorduğunda Hejar yerinde biraz kıpırdanarak

"Fırtına durduğu zaman yola çıkacakmış.Bu akşam yola çıkarsa , yarın akşama buraya varmış olur."

Aldığı cevabla Jiyar başını 'tamam' anlamında salladı, doktorda işini bitirerek eşyaları çantaya toplarken dudaklarını konuşmak için araladı

"Heval yüzüne üç tane dikiş atdım,pansumanıda yaptım. Ama bu izin geçeceğini düşünmüyorum. Fazlasıyla derin bir kesik." Dediğinde Jiyarın geçen öfkesi yine gün yüzüne çıkmaya başladı.

"Seni kendi ellerimle en acılı şekilde öldüreceğim Teğmen. O Yüzbaşıyla aynı yere gömücem seni."

(⁠◕⁠ᴥ⁠◕⁠)(⁠◕⁠ᴥ⁠◕⁠)(⁠◕⁠ᴥ⁠◕⁠)

"Komutanın fırtına bir saate falan durur." Yavuz'un konuşmasıyla bütün dikkatler ona yöneldi. Çakır başını aşağı yukarı sallayarak tekrar muhtara döndüğünde, salonu bir telefon sesi doldurdu. Bütün gözler Aytacda durduğunda Aytac özür dileyerek ayağa kalktı ve salondan çıktı,kapıdan biraz uzaklaşıp telefonu açarak kulağına yasladı.

"Alo. Ata necesen?" (Alo. Baba nasılsın?)

"Şükür yaxşıyam qızım sən necesen Neynirsen oralarda? vaxt geleceksen? Eğitim nece gedir?" (Şükür iyiyim kızım sen nasılsın?Napıyorsun oralarda? Ne zaman geliceksin? Eğitim nasıl gidiyor?"

Aytac bir an duraksadı, babası onun burda görevde olduğunu biliyordu ama annesini sadece eğitimde olduğunu söylemişdi ne cevap vereceğini düşündü. Ve şimdi de kesin annesi babasının yanında olduğu için babası bu soruyu sormuşdu. Aytac yutkunarak

"Eğitim çox qeşengdi. Her şey qaydasındadı. Narahat olma. Sadece eğitim vaxtı birez de uzanda. Yəni bir neçe ay burdayam hele"(Eğitim çok güzel. Her şey yolunda. Endişelenme. Sadece eğitim vakti biraz daha uzadı. Yani bir kaç ay burdayım hâlâ) demesiyle karşı hatdan bir kaç ses geldi sonra ise annesinin sesi duyuldu

Bayrak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin