(11) Teğmenin sonu

539 63 101
                                    

Merhaba canlarım...

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir.

Bu gün diğer bölümlere kıyasla uzun bir bölümle karşınızdayım.

Şimdiden söyleyeyim bu bölüm ağır şiddet içerir. Eğer rahatsız olacaksanız okumanızı tavsiye etmem.

Şimdi ise bölüme geçelim.

İyi okumalar dilerim<3

__________________________________________

"Teğmenin hain olduğunu düşünüyorum!" dediğinde Aytac ufak çaplı bir şok geçirdi. Ama sonra hemen kendini toplayarak.

"Bunu düşünməyinizin sebebi ne komutanım?" diye soru yöneltti. Çok geçmeden de Çakır tarafından cevap aldı.

"Bir yıldır burada çalışıyor ve çocuk kaçırma olaylarıda üç-dört aydır başladı. Bize karşı kin besliyor gibi. Her fırsatda beni sinirlendirip olay çıkarmaya çalışıyor. Geçen sefer onu tedirgin bir şekilde arka bahçeye gitdiğini gördüm ama revire gidiyordur diye takmadım. Ama bu gün olaylarla hainin o olduğunu düşünüyorum." dedi.

Aytac bir kaç saniye düşünüp "Peki neyleyecik? Onu tutuklamamız gerek" dediğinde. Çakır başını hayır anlamında sallayarak

"Şimdilik olmaz elimizde bir kanıt yok. Ama kanıt bulduğum anda çok güzel bir şekilde ceza almasını sağlayacağım." diyip yumruğunu sıkmaya başladı. Aytac onun tekrar sinirlenmeye başladığını fark ederek elini Çakır'ın koluna koyup "İçeri geçelim Komutanım. Biraz daha ortalıkda gözükmezsek Cihan şüphelene bilir" diyerek arkasına dönüp gitdi. Çakır onun arkadından bir kaç saniye daha baktıkdan sonra oda Aytac'ın arkadından ilerlemeye başladı.

Kendi odasına ilerlerken aklındaki tek şey bu işi nasıl çözeceğiydi.

(⁠●⁠_⁠_⁠●⁠)(⁠●⁠_⁠_⁠●⁠)(⁠●⁠_⁠_⁠●⁠)

2 gün sonra

"Son durum ne Yavuz?" Çakır yorgun çıkan sesiyle Yavuz'a soru yöneltdiğinde Yavuz başını bilgisayardan kaldırarak

"Elimden gelen her şeyi yapıyorum ama keçmişine dair hiç bir şey bulamıyorum. Bu Teğmen her kimse keçmişini çok iyi saklamış!" dedi. Çakır ise derin bir nefes alarak başını anladım anlamında sallayarak odadan çıkdı. Gece saat 01:23 olmadına rağmen timdeki kimse uyumamışdı. Hatda sadece bu gün değil iki gün boyunca hiç biri bir saat bile olsa uyumamışlardı. Ellerinden geldikce Teğmen ile ilgili bilgi toplayıp onu yakalamak istiyorlardı. Ama kendileri kadar Teğmende çok akıllıydı. Her adımını özenle seçiyordu. Şuan ise onu takip eden Aytacı atlatarak her zamanki gibi Jiyara haber vermek için eski kulubeye girdi.

Telefonu çıkarıp Jiyarı aradı. Bir kaç çalışdan sonra arama cevaplandığında Cihan tedirgin bir şekilde "Jiyar Yüzbaşı benim hain olduğumdan şüphelenmeye başladı. Nereye gitsem peşine timinden birini takıyor.Eğer biraz daha burda kalırsan yakalanıcam." dediğinde karşı hatdan bir süre ses gelmedi. Jiyar bir şeyle düşünüp konuşdu.

"Tamam sabaha karşı saat beş-altı gibi birlikden çıkıp önceki buluşma yerimize gel. Seni almaları için adam göndericem"

Cihan, Jiyarın söylediği şeyle yüzünde sinsi bir gülümsemeyle "Tamam saat beş gibi burdan uzaklaşıcam. Sen adamları hazırla" diyip telefonu kapatdı. Bu sefer telefonu tahtaların arkasına saklamak yerine cebine koymayı tercih ederek kapıya doğru ilerledi. Kapıyı hızlı bir şekilde açtığında karşısında Elif'i görmeyi beklemiyordu. Elif ise duyduklarının şokundan hâlâ çıkamamışdı. Sadece Aytaca bir şey söylemek için onu arıyordu. Ve bir askerden Aytacı sorduğunda askerinde 'En son birliğin arkasına gitdi' demesiyle soluğu burada almışdı. Havada karanlık olduğu için etrafı fazla göremiyordu. Sadece bu kulubeye giren bir gölge gördüğünde Aytac olduğunu düşünerek buraya gelmişdi. Ama hiç beklemediği şeyler duymuşdu.

Bayrak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin