(7) Hain

647 81 72
                                    

Merhaba bu kitaba şans verip hala okumaya devam eden okuyucularım. Hepiniz benim için çok değerlisiniz ve saygınızı bozmayarak güzel dille bazı hatalarımı yazanlar beni gelçekten çok mutlu etdi. Zaten biliyorsunuzdun bu benim ilk kitabım. Daha önceden hiç bir tecrübem olmadı. Ama kendime güvenerek böyle bir kurgu yaratmak istedim. Sizlere benim bu özgüvenimi kırmadığınız için ne kadar teşekkür etsem azdır.

Bir çoğunuzda bu kitabı Tiktok hesabından görüp gelenlersiniz. Oradada bana kötü yorum atmadığınız için ayrı bir şekilde teşekkür ediyorum.

Hepiniz benim için çok değerlisiniz bende elimden geldiğince kitaba yazdığınız yorumlara cevap vermeye çalışıyorum.

Bu kurgu hayatın acı yönlerini, bazı kızların, çocukların, askerlerin, ve asker ailelerinin çektiği zorluklardan bahs ediyor. Zaten önceki bölümlerden de anlamışsınızdır. Ve şunuda belirteyim burada geçen bazı olaylar kurgu değildir, gerçek hayatdan uyarlanmışdır

Şimdide güzel bir bölümle yeniden karşınızdayım.

______________________________________________

Avcı timi birliğin arka tarafında küçük bir ateş yakıp etrafına çenber şeklinde dizdikleri sandalyelere oturuyorlardı. Hepsi ellerinde tutdukları demir bardaklardaki çayı yudumluyordu.

"Aytac Teğmenim babanız ne iş yapıyor?"

Gökhan'ın dudağına yasladığı demir bardakla sorduğu soru herkesin önce Gökhana sonrada cevap vermesini bekledikleri Aytaca baktılar. Aytac ise içmek üzere olduğu çayı tekrar avucları içerisine alıp kucağına yerleştirdi. Gözleri ilk nedensizce Çakıra gitdi sonrada Gökhan'a bakıp

"Matematik öğretmeni, komutanım" dedi. Gökhan başını anladım anlamında salladıkdan sonra aklına gelen yeni sorularla tekrar dudaklarını araladı.

"Babanızın kaç yaşı var ki? Hâlâ çalışıyormu? Kardeşiniz varmı? Peki anneniz ne iş yapıyor? Benim annem ev kadını kesin sizin annenizde ev kadınıdır. Kardeşleriniz varsa kaç yaşındalar? Sizden büyüklermi? Peki ya si-" sözünü kesen şey sert bir o kadar da boğuk bir sesin

"Gökhan sencede çok konuşmadın mı bak çayın soğuyor. Ama eğer çay içmeyeceksen bu akşamda nöbet tuta bilirsin" Çakırın söylediği şeyle Gökhan oturduğu yerde biraz küçülüp çayını yudumladı. Sıcak yatağında uyumaktansa, sogukta nöbet tutmayı kesinlikle istemezdi.

"Peki sevgilin var mı Aytac?" Bu seferde Yavuzun sorduğu soruyla Çakır bütün bedeninin gerildiğini hissetdi. Bunu hiç düşünmemişdi. Belkide sevgilisi yada nişanlısı vardır kim bilir. Ama böyle bir şeyin olma düşüncesiyle elindeki demir bardağı sıktı. Aytaca baktığında Aytacda Çakır tepkisini ölçmek için ona bakıyordu. Neden böyle sorularda ilk birbirlerine baktıklarını ikiside bilmiyordu. Sadece istem dışı olan bir şeydi bu.

"Hayır yok. Biriyle sevgili olmayı şimdiye kadar hiç düşünmedim." dediğinde Yavuz bu gülmemek için dudaklarını bir birine bastırıp Çakıra döndü. "Peki sizin komutanım. Sevgiliniz veya nişanlınız falan varmı?" diye sorusunu bu seferde Çakıra yöneltdiğinde Çakır gözlerini Aytacdan çekmeden

"Hayır yok" dediğinde Aytac kahverengi gözlerini onun yeşil gözleriyle birleştirdi.

"Peki ya Gülşah senin sevgilin varmı?" evet bunuda Gökhan sormuşdu. Ve soruyu sorarken gözleri Yavuz ve Gülşah arasında gidip geliyordu. Gökhanın sorduğu bu soru ise en çok Yavuzu heyecanlandırmışdı. Gülşah çayından bir yudum alıp

Bayrak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin