(2) Saldırı

905 84 11
                                    

Neyine bağlandım ki bu kadar?..
Bana bakmayan gözlerine mi,
yoksa benim olmayan kalbine mi?

Özdemir Asaf

Burada havalar gerçekden tuhafdı.1 saat önce güneşli olan hava şuan soğukdu birazdan kar yağacak gibi duruyordu. Ama emin değilim çünkü 1 saat sonraki hava belli değil. Bizde şuan diğer köye varmışdık. Köy meydanına az bir mesafe kalmışdıki karşıdan gelen altı kişiyle adımladımızı durdurduk. Yaşlarından dolayı köy sakini oldukları belliydi. İkisi 15-16 yaşlarında geçlerdi. Biri orta yaşlı diğer üçü ise 50-60 yaş arası gösteriyordu.

Yanımıza vardıklarında biri öne çıkarak benimle el sıkışdı aynı zamanda konuşmayıda ihmal etmedi.

"Hoşgelmisiniz komutanım. Benim oğlan anbardan un getirirken sizi görmüş sonrada bize gelib söyledi. Bu köyün muhtarıyım Hasan ağa derler bana.Buyrun gelin misafirimiz olun"

Hasan ağa konuşurken kar yağışı başlamışdı bile. Bu köydekiler diğer köydekilere kıyasla baya iyiydiler. Ilımlı yaklaşdılar. Ama bunun sebebi ordaki köylülerin çocuklarının kaçırılması ola bilir. Şuan acılı oldukları için ne dediklerini bilmiyorlar.

"Hoşbulduk Hasan ağa bu civar köylere bir bakalım dedik.Bende timin komutanı Yüzbaşı Çakır ALPTEKİN. Teröristler tarafından alı konulan çocukları kurtarmak için görevlendirildik . Bu köyde dikkat çeken her hangi biri oldumu bu son aylarda?"

Sorduğum soruylu biraz düşündü sonra dönüp arkasındakilere baktığında onlarda başını olumsuz anlamda sallamasıyla bize döndü.

"Yok komutanım bizim köyden hain çıkmaz"

Sözünü bitirdikden sonra tam bir şey söyleyecekdim ki bir kurşun sesi havada yankılandı sonrada bir inleme. Yere çöktüğümüzde yerde kan vardı ama kimin yaralandığını anlayamıyordum.

"HERKES SİPER ALSIN. GÖKHAN SİVİLLERİ BURDAN GÖTÜR. ACELE EDİN!"

Her birimiz bir duvarın arkasına geçtiğimizde Gökhanda muhtarı ve diğerlerini burdan uzaklaşdırdı ve ben hâla kimin yaralandığını bilmiyorum. Elimi kulağımdaki kulaklığa koyup

"Kim yaralandı?" diye sordum, bir kaç hışırtıdan sonra Emre'nin sesi geldi.

"Ayaz, komutanım. Kurşun koluna isabet etmiş."

Bunu duymamla biraz olsun rahatladım. Ölümcül bir yarası yoktu. Karşı taraf hala ateş etmeye devam ederken ateş seslerinden sayıca az olduklarını anlamak zor değildi. Burada sivil insanlar olduğu için en kısa sürede bu çatışmayı bitirmeliydik.

"Gülşah hemen uygun bir yer bul ve gebert şunları" dedim ve ateş etmeye devam ettim. Gülşahda dikkatli bir şekilde uygun bir yer bulmak için ayrıldı yanımızdan.

Bir kaç dakika sonra kulaklıkdan Gülşahın sesi geldi

"Komutanım, bir kaç tanesini vurdum ama diğerleri görüş alanımda değiller hepsi çok iyi saklanmışlar."dedi. Duyduklarımla bir küfür savurdum. Resmen hazırlıklı gelmişler. Aklıma gelen planla endişem biraz olsun azaldı. Elimi kulaklığa koyarak sert bir ses tonuyla

"Başçavuş Hüseyin siz burda Ayazla kalıp ateş etmeye devam edin, Emre ve Aytac sizde görünmemeye dikkat ederek beni takip edin. Arkadan dolaşıp öyle halledelim bu işi" dedim ikisindende onaylar mırıltılar yükseldiğinde yerinden çıkarak evlerin arasından geçerek kayalıkların olduğu tarafa yöneldim. Emre'ye sol tarafdan Aytac'a ise Emre'nin biraz arkasından gitmesini söyledim. Bense sağ taraftan giderek onların arkasında olan kayalıklara varmak için dikkatli ve hızlı bir şekilde ilerlemeye başladım. Buraya gelirken yanımıza fazla mühimmat almadığımız için çatışmayı en kısa sürede durdurmalıyız.

Bayrak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin