(8) Sargı

594 74 41
                                    



Aytac odasında yerleşen ranzanın alt tarafında oturup Komutanını bekliyordu. Bir yandan da Gülşahın hemen gelmesini istiyordu. İkisi aynı odada kalıyorlardı. Kaldıkları oda orta büyüklükteydi. İki tane ranza vardı. Elifde bu gün burda kalıcaktı. Bir kaç dakikanın sonunda kapının çalmasıyla Aytac bakışlarını kapıya çevirdi. Kalkıp kapıyı açtığında elinde ilk yardım çantası olan Çakırla karşılaşdı.

Çakır ağır adımlarla içeri girdiğinde, Aytacda vakit kaybetmeden "Zahmet etmeyin Komutanım. Ben hallede bilirim. Zaten Gülşah komutanımda birazdan gelir." demesiyle Çakır'ın adımları duraksadı. Alnına dökülen saç tutamlarını eliyle arkaya taradıkdan sonra ranzanın alt katına oturarak

"Gülşah geç gelir, kızın yaraları kötüydü" diyip ilk yardım çantasını açtı ve Aytaca baktı. Aytacda, Çakırın ne demek istediğini anlayarak komutanının yanına oturdu.

Çakır, Aytac'ın elini nazikçe kavrayarak sargıyı açmaya başladı. Pür dikkat elindeki işle meşgülken bir yandanda Aytacı uyarmak istedi.

"Cihan Teğmenden uzak durmanı istiyorum" dediğinde, Aytac kaşlarını hafif çatarak

"Neden komutanım?" Diye sordu Çakırın sargıyı açan eli duraksadı. Nedeni yoktu ki. Ne cevap vericekti onun bu sorusuna bilmiyordu. Sargıyı açmaya devam ederek

"Cihan Teğmene güvenmiyorum. Ve aramızda bir hain var bunun kim olduğunu bulana kadar timdekilerden başka kimseyle iletişim kurma!" dediğinde, genç kız başını tamam anlamında sallayıp "Emredersiniz komutanım" dedi.

Bu konuşmadan başka bir konuşma geçmedi aralarında. 10 dakikanın sonunda Çakır, Aytac'ın elini düzgün bir şekilde sarıp, ilk yardım çantasını kapatarak ayağa kalktı. Onun ayağa kalkmasıyla tabiki Aytac'da hemen kalktı. Komutanı ayaktayken onun oturması düzgün değildi.

"Bir kaç güne revire gidip kontrol etdirirsin" dedi ve kapıya ilerlediğinde Aytac vakit kaybetmeden

"Teşekkür ederim komutanım. Sizə də zəhmət verdim!" dediğinde Çakır olduğu yerde durup Aytaca döndü

"Önemli değil. Bu arada yarın sabah saat yedide eğitim sahasında ol. Gülşaha da söylersin."

Çakır odadan çıktıkdan sonra Aytacda yatağa oturup postallarını çıkarıp ranzanın kenarına koydu. Çoraplarınıda çıkardığında ayaklarına bakıp yüzünü buruşturdu. Postalların sert yapısı yüzünden parmaklarının bazıları kızarmışdı, hatda bazı yerlerin derisi bile soyulmuşdu. Gözlerini ayaklarından çekip üzerindeki kalın çeketide çıparı yatağın yanında duran askılığa astıkdan sonra kolsuz koyu yeşil rengli t-shirt giyip yatağa girdi. Fazla kalın olmayan yorganı da üzerine örtüp gözlerini kapatdı. Aklında karmakarışık sesler vardı ve bu sesler her gün uykularını kaçırıyordu. Bazen günü 1-2 saat uykuyla bile geçirdiği oluyordu.

Her gözlerini kapatdığında geçmiş anıları aklında canlanıyordu.

(⁠●⁠_⁠_⁠●⁠)(⁠●⁠_⁠_⁠●⁠)(⁠●⁠_⁠_⁠●⁠)

"Durmak yok daha 3 tur var ne çabuk yoruldunuz. Eğer biriniz bile durursa 2 tur daha koşucaksınız"

Çakır timin önden koşarken timde ikişerli bir şekilde arka arkaya dizilip koşuyorlardı. Gülşahın yanında Emre, Aytac'ın yanında Yavuz, Gökhanın ise yanında Ayaz vardı.

"Vicdansız, kötü komutan. Zaten 2 saatdir koşuyoruz. İnsan bir mola verir dimi. Hele birde durursanız 2 tur daha koşucaksınız diyo. Ben gelecekte komutan olduğum zaman asla böyle vicdansız olmayacağım. Bütün askerlerim beni sevicek. O zamanda zaten Çakır komutan yaşlanıcak. Bende nisbet yapar gibi ona çikolata götürücem. Oh olsun" Gökhan kendi kendine konuşurken Yavuz omzunun üzerinden Gökhana bakıp.

Bayrak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin