(10)Kısa bölüm

507 66 68
                                    

Merhaba canım okuyucularım nasılsınız? Umarım iyisinizdir.

.

Ve bir şey sorucam size kitabın kapak fotoğrafı güzel mi? Yoksa değiştireyim mi? Sizin için bir kapak tasarladım görselini aşağı bırakıyorum

Ve bir şey sorucam size kitabın kapak fotoğrafı güzel mi? Yoksa değiştireyim mi? Sizin için bir kapak tasarladım görselini aşağı bırakıyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Eğer isterseniz kapak fotoğrafı olarak bunu kullana bilirim. Yada olduğu gibi kalır.

Şimdi ise bölüme geçelim

İyi okumalar dilerim.

Sizleri çok seviyorum🙈

Bir şeyde söyliyim kitabın 'giriş' bölümü benim pek hoşuma gitmedi. Sizce nasıl?

___________________________________________


Çakır ağır adımlarla yemekyaneye doğru ilerliyordu. Düşüncesinde yemek yedikden hemen sonra uyumakdı. Buradaki en büyük rütbeli kişi olduğu için yemekhaneye girdiğinde, oturan bütün askerler ayağa kalktı. Çakır adımlarını biraz hızlandırarak yerine oturduğunda, diğer askerlerinde yerine oturmaları uzun sürmedi. Tepsideki yemeklere bakıp eline tuzluğu alarak çorbaya biraz dökdü. Burada pişen bütün yemekler her zaman tuzsuz olurdu. Bunun nedeni ise aşçı olarak çalışan Orhanın el ayarının olmaması. Yemeklere tuz atsa bile dengesini tutduramıyordu.

Plastik kaşığa aldığı çorbayı içerken etrafınada göz gezdiriyordu.

Birlikteki hainin hemen bulunması gerekti yoksa işleri fazlasıyla zorlaşacakdı. Ve Çakır bunu hiç bir şekilde istemiyordu. Gözleri ilk Başçavuş Hüseyni buldu. Bu birlikten sorunlu kişilerden biriydi. Ama Çakır onun olacağına pek inancı yoktu. Nede olsa 5 yıla yakındır burda çalışıyor. Eğer hain olsaydı çocuk kaçırma olayları o zamanlar başlardı. Belkide haindir ve 5 yıl boyunca herkesin güvenini kazanıp kimsenin ondan şüphelenmemesini sağlamışdır diye düşündü.

Sonra gözleri Cihan Teğmene takıldı. Çok masum bir yüzü vardı. Ama haraket ve tavırları hiçte masum değil. Belkide hain odur yada değildir. Çakır hiç bir şey bilmiyordu ve bu dahada sinirlenmesine sebep oluyordu.

Yemeğini bitirdikden sonra tepsisini mutfak ve yemekhane arasındaki yemeklerin verildiği ve tepsilerin geri alındığı yere bırakıp bahçeye çıkdı.

Çıktığı gibide gözleri timi buldu. Bu sefer arka bahçede oturmak yerine ön bahçeyi tercih etmişlerdi. Yine ateşin kenarına koydukları çaydanlık ve ellerinde sıkıca tutdukları demir bardakla koyu bir sohbet içerisindeydiler.

Çakır bu sefer adımlarını onlara doğru yöneltdi. Gökhanın yanındaki boş sandalyeye oturduğunda Ayaz demir bardağa çay doldurup komutanına uzatdı. Çakır teşekkür ederek çayı alıp avucu içerisinde kucağına koydu.

Bayrak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin