Merhaba canım okuyucularım. Nasılsınız?
Dün aldığım bir karar sonrası bu kitab 25. bölümde final oldukdan sonra bir-iki ay gibi bir ara verip sonra tekrar yazmaya başlayacağım. Yani ikinci seri gibi bir şey
Bu kitaba ara verdiğim zamanda 'Beyaz gül' kitabını yazmaya başlayacağım.
Şunuda ekleyeyim. 'Beyaz gül' kitabının konusunu merak edenler için kısa bir bilgi vereyim.
İspanyol bir seri katil olan Marc Arias bir gün bir AVM'ye saldırı düzenliyor ve orada bir Türk kızı olan Kumral Kaya'yı görüyor. Kumralın çok dik başlı olmasından ve cesaretinden etkilenerek onu esir alıyor.
İşte böyle.
Şimdi ise esas meseleye geçelim yani bu kitabın bu günkü bölümüne 😁.
Yazım yanlışları varsa özür dilerim.
İyi okumalar dilerim<3
__________________________________________
"Aytac benim gibi bir adamı sever mıydın?!"
Çakır'ın sorduğu soru ile Aytac yerinde kaskatı kesildi. Böyle bir soru asla beklemiyordu. Ne şimdi ne de gelecekde. Gözlerini bir kaç kez kırpıştırıp karşısındaki adamın ne kadar ciddi olduğunu ölçmek istercesine bakıyordu.
Ama sadece beş saniye içerisinde Çakır'ın ne kadar ciddi olduğunu anladı. Gözlerini ona dikmiş bir şekilde Aytac'ın cevabını bekliyordu. Ama sanki Aytac yemin etmiş gibi konuşmuyordu, cesaretini toplayarak tam cevap vereceği sırada ortamda yükselen güzel bir melodi topladığı bütün cesareti yerle bir etmişdi.
Aytac elini cebine atdığında, Çakır oflayarak gözlerini etrafda gezdirmeye başladı. Ama Gökhan'ın pür dikkat pencereden kendilerini izlediğini gördüğünde kaşlarını çatıp başını 'defol git' der gibi salladı. Gökhan ise rahatını bozmadan gülerek 'sohbetinize devam edin komutanım, ben burda sizi dikizlerim' gibi el kol haraketleri yapdı. Ama çok geçmeden Emre tarafından götürüldü.Çakır ise sabır çekerek tekrar önüne döndü.
Eğer bu Gökhandan bir tane daha olsaydı timde kimsede akıl kalmazdı diye geçirdi içinden.
Sakin bir şekilde etrafına bakmaya devam ederken, Aytacın "Nə?" diyerek ayağa kalkmasıyla, Çakırda hemen ayağa kalkdı. Zaten saate bakıldığında bu saatde kimse öylesine aramazdı. Büyük ihtimal kötü bir şey olduğu için aramışlardı.
Aytac bir süre karşı hatdaki kişiyi dinledi sonra öyle bir hızda gözleri doldu ki Çakır ne olduğunu deli gibi merak etdi. Karşı hatdaki kişi her ne dediyse Aytac sesinin titremesine engel olamadan
"Olmaz. İstəsəmdə gələ bilmerem!." dedi ama karşı hatdaki kişinin bu sefer söylediği şeyler Aytacı çıldırtmışdı resmen.
"SENE DEYİREM Kİ GƏLƏ BİLMƏRƏM! KEFİMDƏN DEMİRƏM Kİ! BURDAKI İŞLER SENİN O BALACA AĞLINDAN KEÇENLER KİMİ GETMİR." (Sana diyorum ki gelemem! Keyfinden demiyorum ki! Burdaki işler senin o küçük aklından geçenler gibi gitmiyor) diye sesini yükseltdiğinde etrafdaki bir kaç asker onlara dönüp baktı ama sonra tekrar işlerine geri dönmeleri uzun sürmedi. Aytac telefonu kapatıp elinde sıkarak bir o tarafa bir bu tarafa giderek tırnaklarını kemiriyordu ve bunun yanındada bütün bedeni titriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bayrak
ActionŞehit mi düşdü asker? Cennet kokduda her yer... Bu kitap Azerbaycanda 44 günlük savaşda Şehit düşmüş Yüzbaşı Meydanov Elmeddin ve diğer (Türkiyedeki şehitlerde dahil) şehitlere adadım.