e l l i b i r.

776 92 35
                                    

  Louis'in Ağzından

  Elimde poşetlerle merdivenlerden ağır ağır çıkarken bağırma sesleri duydum. Ama duymakla kalmayıp sesi tanıdım. Hayır! Lanet olsun! Bu oluyor olamaz!!

  Merdivenleri ikişer üçer çıkarken ses yükseliyordu. En sonunda dairemin bulunduğu kata gelip  poşetleri yere bıraktım.

  Eleanor transa geçmiş gibi "Seni küçük şeytan." diye tekrarlayarak Liana'nın üstüne yürüyordu.

  "Bak onunla aramızda bir şey olması mümkün değil. Anlıyor musun?" dedi Liana onu sakinleştirmeye çalışarak.

  Bir an duraksadım. Gerçekten mümkün değil miydi? Yani ben boşuna mı çabalıyordum? O ve ben, "biz" olamaz mıydık?

  Eleanor'un kulak tırmalayan kriz sesi kulağıma doldu. Ve sonra deli gibi bağırdı "Seni sürtük!!!! Tabiki aranızda bir şey olamaz! O benim anlıyor musun!! O benim. Ve sen bizim aramızdan çekileceksin. Şimdi." Liana'ın üzerine hızla yürüyordu. O sırada avcunda sıkı sıkı tuttuğu şeyi fark ettim ve gözlerim yerinden çıkacak gibi açıldı.

  "Liana!" Diye bağırırken atletizm şampiyonu gibi hızla onlara doğru koşup  Eleanoru ittım. Ve bıçak yere düşerken metalin sesi kulaklarıma doldu.  Aslında Eleanor da düşmüştü ama ben onun yerine korkudan duvara sinmiş Liana'nın yanına gittim. Ellerimle yüzünü kavrayıp "İyi misin?" diye sordum.

  Gözlerimin içine boş boş bir kaç saniye baktı. Sonra yüzündeki ellerimi iterek "İyi mi? Şaka mı yapıyorsun? Eski psikopat sevgilin beni az daha öldürüyordu." dedi ayağa kalktı. Ve beni orada bırakarak odama gitti.

  "Zaten seni sevmiyordu." dedi arkamdan Eleanor.

  Ona tiksintiyle bakarken "Hah! Sen şaka mısın? Daha kaç kez kovmalıyım seni? Defol artık hayatımdan." dedim. Bağırmak isterdim ama gücüm yetmedi buna.

. . .

tiptoe. // tomlinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin