Onunla daha fazla tartışmaya girmeyerek bir an önce evimden defolması için kahve yapmıştım.
Şekerli ve bol kremalı içiyordu. Benim gibi. Çok ortak yanımız olmasına rağmen ondan nefret ediyordum.
Ben düşünceli halde duvara bakarken onun bana baktığına emindim. Sessizliği bozan da o oldu.
"Bak ben üzgünüm. Bir pislik gibi davrandım. Ama aslında buraya sana özür dilemek için gelmiştim." derken sesi acı içinde geliyordu.
Bir an ona acımayı düşünmüştüm. Ama sonra onun gerçekten iyi bir oyuncu olduğunu hatırladım. Ona güvenmek bir hata olurdu.
"Özre ne gerek var Bay Tomlinson? Beni istediğiniz gibi hırpalayın, eski sevgilinize yem edin, dalga geçin. Nasıl olsa ben aklı başında olmayan sıradan bir öğrenciyim öyle değil mi?" dedim göz ucuyla ona bakarken.
Kahve kupasını tutan parmak boğumlarını sıkmıştı. "Sana asla sıradan demezdim." dedi dişlerinin arasından.
"Ah doğru ya! Ben tüm öğrencilerinizden farklıydım! Bu yüzden benimle uğraşıyordunuz. Değil mi Bay Tomlinson?"
"Lanet olsun Liana! Neden bu kadar zorsun. Bana Bay Tomlinson deme, dememiş miydim!?"
"Ne diyeyim? Öğretmenim?"
"Louis de!"
"Üzgünüm ama ben sizin öğrencinizden başka bir halt değilim."
Bir anda ayaklandı ve yanıma gelerek "Madem öyle. Bir daha provaları ekersen başrol olmayı unut." diyerek arkasını dönüp kapıya doğru gitti. Kapıyı açtıktan sonra tekrar bana bakıp "Bu arada, misafirperverliğin için çok teşekkürler Liana." diyerek kapıyı çarptı.
. . .
At@rLı ToMlİnSoN !!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tiptoe. // tomlinson
Short StoryPaçalarımı sıvadım ve Peşindeyim. . . __________________ ©styloves, Nisan 2015 ©Tüm Hakları Saklıdır.