e l l i y e d i.

668 85 19
                                    

Parti evine gelinceye değin havadan sudan sohbet ettik. Alex düşündüğümden daha eğlenceliydi. Ve de kibar. Benim için kapımı açmıştı.

Ev kesinlikle çok büyüktü. Ama buna rağmen müziğin sesi evi yıkacak gibi geliyordu. İçerideki insan kalabalığını aşıp kendimize boş yer bulunca Alex içki alacağını söyleyerek gitti.

Dans edenleri izlerken sıkılmaya başlamıştım. Yerimde yaslanıp kollarımı göğsümde kavuşturdum. Ve onca gürültünün arasında onun sesini duydum.

"Bakın şuna! Liana da buradaymış!" Jace yanıma yaklaşıyordu. Hay Lanet!

Onu umursamamaya çalışırken o daha çok yaklaşıyordu. "Koruyucu meleğin nerde ha?"

Dişlerimin arasından zorla konuştum. "Git buradan Jace!"

"Yoksa?? Küçük sevgilin beni döver mi? Neydi adı.. Alex?"

"O ve ben.. Ah! Kime anlatıyorum ki." derin bir nefes verip Alex'in bir an önce gelmesini umdum. Çünkü Jace işi gittikçe zora sokuyordu.

Yüzünü benimkine yaklaştırıp elinin tersiyle yanağımı okşarken "Söylesene Li? Seni benim kadar iyi becerebiliyor mu?"

Onu itmeye çalıştığımda kollarımı hemen yakaladı. O tam bir piçti.

"A-A-A! Görmeyeli bayağı huysuzlaşmışın Li!" Benimle alay ediyordu.

"Lanet olası! Ne istiyorsun benden!!" diye bağırdım. Ama pek güçlü olamamıştı.

"Biraz eğlence?" diyerek dudaklarını benimkilere bastırdı. Beni bırakması için çırpınıyordum ama hiçbir işe yaramıyordu. En sonunda ani bir hareket yapıp bacak arasına tekmeyi attım.

O inleyerek geri çekilirken Alex elinde içki bardaklarıyla "Neler oluyor burada?" dedi şaşkınlık içinde.

Jace kalkmadan yerimden kalktım ve doğruca Alex'in elindeki bardağı kafama diktim.

"Gidelim buradan!" diye bağırdım sesimin müziği bastırması için.

Kafasını sallayıp elinde kalan diğer içki için yer ararken onu da alarak yeni yerinden kalkmış Jace'in suratına boca ettim.

O küfürler savururken Alex'in elinden tutup "Koş!" diye bağırdım.

O boğucu ortamdan kurtulup nefes nefese vaziyette arabanın yanına gelmiştik.

Biraz öylece durduk. Sonrasında Alex "Seni yalnız bıraktığım için üzgünüm." dedi.

Başımı sallarken "Sanırım birilerini dinlemeliydim." diye mırıldandım.

"Ne?"

"Yok bir şey. Hadi gidelim." diyerek arabaya bindim.

. . .

Yaa öyle laf anlama sen!

tiptoe. // tomlinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin