-5-
"Gerçek aşk bulunmaz, inşa edilir."-Aşk ve Gurur, Jane Austen
Kraliçe Fiona, kocasıyla birlikte her zamanki köşelerine çekilip sohbet etmeye başlamışlardı. Birlikte yıllarını geçirmişlerdi, yirmi yedi yıllık evliliklerinde birbirlerinden sakladıkları hiçbir şey yoktu. Kral ülkeyle ilgili sorunları herkesten önce karısına danışır ve onun fikirlerini alırdı. Genellikle kraliçenin bu fikirlerinde duygusal yönü ağır basardı. Ancak kral bazen kendisinin göremediği noktaları karısı görüp onu uyardığı için onunla fikir alışverişi yapmayı çok severdi.
Ancak karı kocanın arasında anlaşamadıkları nadir konuların başında Alberta'nın evliliği geliyordu. Kraliçeye göre Alberta çoktan evlilik yaşını geçmişti, kraliyet ailesinin kızları genelde yirmilerine bastığında evlenirdi, hem kendisi de zaten bu yaşlarda evlenmişti. Ancak Alberta yirmi altısına gelmesine rağmen hâlâ evlenmeyi düşünmüyor hatta yakın tarihte böyle bir ihtimali göz önünde bile bulundurmuyordu. Kral ise kraliçenin aksine kızının kararlarına saygı duyuyor, o ne zaman isterse kendisinin isteyeceği biriyle evlenmesini veyahut eğer istemezse hiç evlenmemesini destekliyordu.
Bu konu her açıldığında karı koca tartışıyor, bu tartışmaların sonunda kraliçe her zaman yaptığı gibi ağlıyor ve buna üzülen kralda karısını sakinleştirmek için akla karayı seçiyordu. Kraliçe için sarayın nizamı ve ailesinin bekası çok önemliydi. Onu en çok üzen şey, erkek evladı olmadığı için tahtın varisinin kimin olacağının sürekli konuşuluyor olmasıydı.
Gorg yasalarına göre ilk prensesin kocasının varis olacağı biliniyordu. Ama gel gör ki Alberta evliliğe hiç sıcak bakmıyordu, bu da krallık içindeki ya da dışındaki söylentileri daha da körüklüyordu. Fakat Alberta'nın ne kadar inatçı ve idealist bir kız olduğunu herkes bilirdi ve o istemeden ona bir şey yaptırmak neredeyse imkânsızdı. Aynı zamanda o evlenmeden kardeşlerini evlendirmekte doğru sayılmayacağından Fiona'nın en önemli problemi buydu.
Her ne kadar krala ve kızlarına belli etmese de bu konu onu çok üzüyordu. Fikirlerini özgürce açabildiği tek dert ortağı Bayan Daphe'dı. Bayan Daphe'da onunla aynı fikirdeydi ve kraliçenin tüm üzüntüsünü yüreğinden gelen samimi duygularla paylaşıyordu.
Fiona, hiçbir şey yapmadan beklemek istemediği için Bayan Daphe'ın da önerisiyle ablası Jessica'nın oğlu Ronald'la Alberta'nın evlenmesinin iki krallığın kaderi için çok önemli olacağını düşünmüş ve bunun için hazırlıklara aylar öncesinden başlamıştı.
İlk olarak bu fikrini ablası Jessica'ya açmış ve onunda bu işte gönlü olduğunu görünce el ele vermişlerdi. Ancak Fiona kocasının şansız bir damadı istemeyeceğini bildiğinden Ronald'ın bir zafer kazanmasını bekliyordu. Sonunda istediği olmuş ve artık kızını ikna etmekten başka önünde bir engel kalmamıştı. Fiona, Alberta'yı ikna ederse kralı ikna etmenin kolay olduğunu biliyordu. İşte bu yüzden baloyu iple çekiyordu. Fiona, baloda kızı ile yeğeni Ronald'ı karşılaştırıp izdivacın hazırlıklarına başlama temennisindeydi.
Kral karısının düşünceli halini görünce ellerini kavradı, sonrada ellerine usulca öpücük kondurdu. Fiona kocasının sıcacık gözlerine bakınca yüreğinin ısındığını hissetti. Baloya kadar bu konuyu açmamak ve iyi şeyler olmasını dilemekten başka şansı olmadığını bildiğinden derin bir nefes aldı ve kocasının varlığıyla biraz olsun tüm dertlerini unutmak istedi.
Sabah olduğunda Alberta, babasından Glenn ormanlarına gitmek için izin istedi. Bu ormanlarda yetişen ve yılın bu zamanlarında açan Hotau çiçeğini toplamak istiyordu. Bu aralar kütüphanede okuduğu "Çiçeklerin Gücü" adlı kitaptan çok etkilenmiş ve orada bin bir derde deva olan Hotau çiçeğinin faydalarını okumuştu.
![](https://img.wattpad.com/cover/347264785-288-k892046.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRALIN KIZLARI
Ficción históricaGorg Kralı Harold'ın birbirinden güzel dört prensesi; Alberta, Diana, Emilia ve Artemis yaşayacakları kaderlerden habersiz babaları ve annelerinin yanında vakit geçiriyorlardı. Tanrı kaderimizi yazmıştı ve bu yazgı değiştirilemezdi, insan yaptığı se...