19

84 17 7
                                    

"Bedelsiz hiçbir şey yoktur. Mutluluğun bedelinin ödenmesi gerekir."

-Cesur Yeni Dünya, Aldous Huxley

Ay gecenin karanlığında gökyüzünde usulca parıldıyor ve baktıkça insana huzur veren bir manzara oluşturuyordu. Gecenin karanlığında yıldızlarda aya eşlik ediyor ve ışıltılarıyla onun güzelliğini ortaya çıkartıyorlardı.

Artemis sarayın bahçesinde oturmuş yıldızlarla dolu gecede ayı seyrediyor ve yüzünde bir tebessüm oluşuyordu. Yıldızlara her baktığında aklına baloda Morgan'la oturup gökyüzünü seyrettikleri gün geliyordu. Şimdi de gece aynı o günkü gibi, yıldızlı ve ışıl ışıldı.

Oysa Artemis o günden beri oldukça değişmiş ve yüreğinde başka şeylerin kapıları aralanmıştı. Morgan'la tanışmak ve onunla arkadaş olmak hayatında neredeyse birçok şeyi değiştirmişti. Onunla oldukça artık kendini yalnız ya da mutsuz hissetmiyordu. Morgan'ın siyah gözlerine baktığında tıpkı bu yıldızlı gece gibi ışıl ışıl olduğunu görüyordu.

Ancak Artemis Morgan'ın onun kalbinde git gide ne kadar büyük bir yer kapladığını günden güne fark edemiyordu. Onu kendine ait ve asla da başkasının olamayacak değerli bir şey olarak görüyordu.

Ona çocuksu bir istekle sahip olmak ve oyuncağını kimseyle paylaşmak istemiyordu ancak Morgan onun gibi çocuksu bir şekilde hayata bakmıyordu. Bu yüzden Artemis, onun elinden kayıp gitmesinden ve bunu durduramamaktan çok korkuyordu.

Almira ile kendini kıyasladığında bu savaşı kazanamayacağını düşünüyordu çünkü onun karşısında nasıl savaşacağını bilmiyordu. Almira, güzel ve çekici bir kızdı aynı zamanda da Morgan'ı elde etmek istiyordu.

Oysa Artemis, onun gibi güzel bir kız olmadığını düşündüğünden Morgan'ı kaybedeceğini düşünüyordu. Üzerinde erkek gibi kıyafetler, sürekli örgülü saçları ve erkeksi hareketleriyle Morgan onu nasıl sevsin ki?

Morgan ona arkadaşı ya da abisi gibi davranıyordu. Ressamın ya da Alexander'ın ablalarına nasıl hayran hayran baktığını görmüştü oysa Artemis hayran olunabilecek bir kız değildi ki.

Ya Morgan Almira ile olursa ve onu sonsuza kadar kaybederse diye düşündüğünde yüreğinde bir sızı oluyor, Morgan'ı kimseyle paylaşmak istemiyordu.

Ablaları evlenmek ve sevdikleriyle hayatlarını birleştirmek istiyorlardı. Oysa Artemis böyle bir hayal kurmuyordu, Morgan'ın onu sevebileceğini ya da onunla evlenebileceğini düşünmüyordu.

Erkek gibi takılan bir kızla neden evlenmek istesin ya da onlarca güzel kız varken Artemis'i neden beğensin ki? Artemis, kalbindeki bu sızının nedeni bilmiyordu, tek bildiği Morgan'ın onun olduğu ve ellerinden kayıp gitmesini istemediğiydi.

Onunla daha önce kimseyle olmadığı kadar yakındı. Birkaç ayda o kadar çok şey yaşamışlar ve o kadar yere gitmişlerdi ki, Artemis gözünü kapattığında onunla yüzlerce anıya sahip olduğunu düşünüyordu. Birlikte şehirde, ormanlarda gezdiler, yemek yediler, sayısız defa düello yaptılar, Richard'ın foyasını ortaya çıkarıp Diana'yı kurtardılar ve daha nice şeyi birlikte yapmışlardı.

Artemis onunla olduğunda kendini güvende ve sanki bu dünyaya ait değilmiş kadar özgür hissediyordu. Onunla at üstünde saatlerce gezintiye çıktığında zamanın hiç bitmemesini istiyordu, Morgan iyi bir yol arkadaşı, öncü ve koruyucuydu.

Artemis onun okuduğu savaş hikâyelerinden çıkmış yakışıklı komutan olduğunu ve sanki onu yalnız bırakmamak için dünyaya geldiğini düşünüyordu. Ancak her kahramanın bir prensesi olur ve ona âşık olurdu oysa Artemis o hikâyelerdeki güzel prenseslere hiç benzemiyordu.

KRALIN KIZLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin